Bilmiyorum ne yaptın seni bana bu kadar sevdirecek
Belki sade bir güzellikti karşımda duran
Birden bire hayatımın anlamı olmaya aday
Birden içimde o dingin fırtınaları coşturan
Birden bire her şeyi dünyayı yakmamı fısıldayan
Neyse her neyse güzel bir o kadar şiddetli…
Doğru değil bu yalnızlık
Bir yanılma payı olmalı
Belki de bir bulut özlentisinde
Sessiz bir durgunluğu olmalı…
Doğru değil bu ayrılık
Kırılmış bir öfke kadar saydam
Delirmiş bir yağmur kadar kara
Dokunulmuş bir göz kadar ıslak
Eritilmiş bir yürek kadar sahte…
Dilencinin ağzından çıkan sözler
Ben hala gözlerine tutkun
Sen hala geceye vurgun
Ne alemlere dalarsın
Gecenin o saatinde hangi hayırsızı
Kim bilir hangi vefasızı düşünürsün…
Dolsun aşina gözlerin
Tutulsun zalim ellerin
Kar bürüsün yolların
Beni bırak, sen ağla…
Donsun tüm yıldızların
Sen sıcacık bakışlarınla sararken içimi
Ben usulca yürüyordum bilinmezliğin
Sessiz, soğuk, ürkünç ve hatta sarhoş ama
Yeni de ölümüne çekici gelen bu tuhaf yolculuğuna
Her ne kadar korkak olsam da tüm cesaretim
Bilinmezliğin kollarına attırıyordu
Bilirim
Islaktır dudakların
Yağmurun serin yüzü gibi
Tarlaların asi başakları gibi
Suskun da olsa
Bilirim
Görmedim
Belki de görmek istemedim
Seni başkasının ellerinde
Bu yüzden kahrettim ya dünyaya
Görmemek üzere bir daha asla
Yüreğim kanamasını göze aldım
Belki kaldığı yerden devam eder
Bu sabah zorla uyandırıldığım rüyam
Belki bu sabah güneş daha bir sıcak bakar
Gözlerimin yeşilliğinde kaybolan yıllara
Ve belki sen daha uzaklardan olsa da
Daha yakından ve içten seslenirsin
Gözlerime bakmak beni anlamak değildi. Ve hiçbir zaman gözlerime bakmamıştı ölüm. Beni tanımaktı aslında gözlerime bakmak ve gözlerimdeki hırsı gördüğünde şaşkınlıkla beklemekti. Beklemelerdeki tutsaklığa inat bir şeyler karalamaktı. Ölmekti kimi zaman. Ama ölmeyi bile sevmekti gözlerimde; gözlerime bakmak…
Gözlerine bakmak seni anlamak değildi ve de bilirim. Sözlerine aldanmaktı seni tanımak. Sözlerine aldandığımda beni aldatıp aldatmayacağındı. Kandıracak mıydın beni yoksa bir heves mi olacaktım senin için. Bunu elbet söyleyeceğin sözler gösterecekti. Ve ölmekse de sonunda sözlerine aldanmak; senin için ölmekti cesaret. Her aldandığımda yalan mı yoksa gerçek miydi sözlerin bunu anlamaktı her yolun sonunda sana dönüşlerimde…
Gözlerimize bakmak değildi bizi anlamak. Bizi sarmaktı doyasıya. Ölümün bile uzanamadığı ve tutamadığı ellerimizi sımsıkı tutmaktı bizi anlamak. Ve bize kavuşmak bütün hasretleri bitirmekti. Tüketmekti omuzlara akan yaşları ve gülümsemelerle eşitlemekti en ağlanmış şarkıyı. Bizi anlamak ölümdüyse de; bizi anlamak yaşamdı aslında…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!