fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Sensizdim kendime bir iş aradım,
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
Devamını Oku
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.
Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Aşk gurur tanısa keşke... Ama herşeyiniz dibe vuruyor... Tebrikler... Zuhal Demiröz
çok zorlanmışsın şair niye bu zorlama yordun orta aldın bu şiirden
Günümüzde ,
kendi kendine kendilerini şair ilan edip,
kendilerini boş buldukları hayal tahtına oturtup, ordan aşağı tahtadan kılıçlarını sallayıp şiir adına evcilik oynayan şiirin o ruhbanları, o kirli oyunların figüranları, şiiri ve dolayısıyla edebiyatı, kendi engizisyon mahkemelerde diri diri yakmak için var güçleri ile çabalamaktadırlar.
Fikirleri, duygu ve hisleri ihtilale veren bu zavallılar güruhunu şiirin - edebiyatın topraklarından kovmak gerekir. Aksi takdirde, kangren olmuş parmak uğruna nice canlar feda ederiz. Gün geçtikçe, anlamsızlığın etinden robotlar sarar etrafımızı. His, zevk ve duygu yerine hayatımıza, dar kalıplar içerisine sıkıştırılmış monotonluk hakim olur.
Bu bağlamda, etiketi meşhurların, her karaladığına zoraki anlamlar yüklemek şiir adına büyük bir gaflet olsa gerek. Bir insanın her davranışını yüceltmek ne kadar zavallıca ise, bazı şairlerinde şiir diye ortaya koydukları histen, zevkten, duygudan yoksun o anlamsız sözcük yığınlarını da yüceltmek aynı derecede zavallılıktır.
Bu anlamsızlara ve anlamsızlığa bir mana bulmak gerekiyorsa, “Anlamsızlık yaşam felsefeleri olsa gerek ” diyorum.
Şiir,
şiir adına taşıması gereken asgari nitelikleri taşımalıdır. Bu nitelikler her tarz şiir için gerekli ve zorunlu niteliklerdir. Şiirde, öz ve şekil öylesine birbirini kucaklamalıdır ki, her şair adayı bu şiiri okuduğunda toplumun gerçeklerinden ya da kendisinden bir şeyler bulabilsin, şiir okuyucuyu alıp götürebilsin.
Okuyucu,
şiri okuduktan sonra bir başka alemde yolculuk yapıp geriye bir başka haleti ruhiye ile dönebilsin. Özün şekle,
şeklin öze boğulduğu şiirler halis şiir değildir.
Gerçek ( rüştünü ispat etmiş) her şairin A, B ve C kalitede olmak üzere 3 tür şiiri vardır.
Sözkonusu şairin şairliğini tartışmanın hiç bir anlamı yoktur. Zira şair şiir alanında bu ülkede yazdığı onca A kalite şiir ile şiirde rüştünü açıkça ispat etmiştir. Şiirin güzelliği, kalitesi görecelidir, şairden şaire değişir elbet, ama bu şiir şairin bir yağmur şiiri kadar kalite bir şiir değildir. O şiirde yakaladığı muhtevayı, sürükleyiciliği şair bu şiirde yakalayamamıştır. Ama bu demek değildir ki bu şiir kötü şiirdir,
her halükarda buralarda yayınlanıp A listesine, top listelerine girip sözüm ona derece yapan o şiir müsvettelerine göre A kalite bir şiirdir. Çünkü şiirde A kalite bir şairin kumaşı ve ustalığı sözkonusudur.
Tebrikler antoloji,
eleştirilerden nasibini alarak bu ülkede rüştünü ispat eden şairlere ilişikin kalitesi önemli değil A, B veya C kalitede şiir yayınlamaya başladın,
Teşekkürler şair,
şiir dünyamıza A kalite olmasa da B kalitede bir şiir katıp,
şiir okuttun...
şiir bazan şairini de unutur.. ve sadece şiir önde görünür.. Nurullah GENÇ bütün şiirlerişnden sonra gelir.. O'nun isminden önce şiiri gelir... Mesela yağmur unutulmaz lezzette bir şiir..
Bir şiirde okunduğunda akılda birkaç cümle kalmıyorsa bence çok başarılı bir şiir sayılmaz.
....
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
.............acaba şair neyi düşünmüş olabilir.Bunun için ben yüzlerce senaryo üretebilirim.Ama amaç bu değil.Şairin anlatmak istediğini şiirde gizemli de olsa anlatmasıdır.Sadece enteresan cümleler kurmak yetmez.
Bu şiir Orta hallice ..
Rüveyda kaldı aklımda sadece
Emeğe saygılar.
Fakat 'akılda kalmak' denilen şey aklın boyutuna, istidadına ve sınırlarına bağlıdır. Kimin aklı için ve ne kadar akılda kalmak? Belki uzun şiir iyi şiir demek değildir lakin akılda kalan iki mısrayı barındıran şiire de iyi şiir demek mümkün değil bence. Bu şiir ortalama bir şiir ayrıca; fazlası değil.
Ulviziya rumuzlu büyüğümün görüşlerine bende katılıyorum,çok uzun şiir güzel şiir demek değildir.
Bende şahsen bir şair olarak bile çok uzun şiiri okuduğumda sıkılıyorum ve dediğiniz gibi sonuçta akılda fazla bir şey kalmıyor.Tabiki de güzel şiir en fazla akılda bir şeyler bırakandır.Yinede güzel bir şiir
kutluyorum Nurullah Hocamızı.Saygılarımla
Mehmet Soykırlı
'Ulviziya' gibi düşünüyorum..İlk önce, farklı görüşlere ,hakaret görmüşçesine saldırmamak ,hoşgürülü olmak gerekli..Şiir bu..Biraz da 'renkler ve zevkler' işi değil mi.?Hakaret etmeden eleştirilebilmeli şiir..
Aynı görüşü bazı İstanbul şiirleri için de düşünüyürum..Çoğundan aklımda kalan bir dize yok..Ama dereceye girmemiş bir şiirin şu dizeleri
aklımda..'Başımda esen rüzgar İstanbul hatırası.'
..Şairin emeğine ,yüreğine sağlık diyorum..
Nurullah Genç.. yanlış hatırlamıyorsam Kocaeli Üniversitesi'nde işletme dersi hocalarından biri olarak devam ediyor hayatına.Güzel şiirleri de var, vasat şiirleri de.Bu da 'eh işte' şiirlerinden bir tanesi.
herşeye rağmen tebrik etmem gerekir. zira yiğidin hakkını yiğide teslim etmek gerekir...
Bu şiir ile ilgili 93 tane yorum bulunmakta