fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Nurullah Genç Rüveyda'yı bir sembol olarak kulanmış ve lal olan gönüllere tercüman omuş bu şiirde.
rüveydayı çok merak ediyorum...acaba kim??.. ya da neyi temsil ediyor??çünkü böyle bir aşk yaşanmadan mısralara bu kadar fevkalade yansıtılamaz..hocamı tebrik ediyorum...
fanatikçe ve amatörce yorumumdan dolayı baştan özür dilerim ama benden de bu beklenir, bu şiirin benim için değeri büyük, her okuduğumda beni bir titreme aliyor, bana şeyh galibin hüsn-ü aşkındaki erzakları bela-yı nagah, ateş yağar üstlerine her gah dizelerinin olduğu bölümü hatırlatıyor ve aklımda kalmıyor şiirin büyük bir kısmı ama mana hatırda kalıyor ve şiiri her okuduğumda da belagat beni çok etkiliyor, sonuçta tekerleme okumuyoruz, sözlerin akılda kalmasının TEK başına bir kıstas olarak öne sürülmesinin saçmalık olduğunu düşünüyorum. Son olarak da ilk yüze giren şiirleri gördükçe de bu şiirin değerini daha iyi anlıyorum.
yÜREĞİM HEP SİZİNLE HOCAM ELLLERİNİZDEN ÖPÜYORUM...KUTLUYORUM KUTLLUYORUM DEFALARCA OKUSAMDA BU ŞİİRİ BIKAMIYORUM...
saYGILARIMLA
İbrahim Nazım ÜLKER
Bu kadar güzel bir şiir insanını kıskandırıyor. Kendi şiirlerimi çok kötü bulmama sebeb oldu doğrusu. Bu şiiri yazanın ellerinden öppüyorum ve saygı duyuyorum. Belki bir gün bu kadar güzel şiir yazma heyecanına varırım.
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Aşk gurur tanısa keşke... Ama herşeyiniz dibe vuruyor... Tebrikler... Zuhal Demiröz
çok zorlanmışsın şair niye bu zorlama yordun orta aldın bu şiirden
Günümüzde ,
kendi kendine kendilerini şair ilan edip,
kendilerini boş buldukları hayal tahtına oturtup, ordan aşağı tahtadan kılıçlarını sallayıp şiir adına evcilik oynayan şiirin o ruhbanları, o kirli oyunların figüranları, şiiri ve dolayısıyla edebiyatı, kendi engizisyon mahkemelerde diri diri yakmak için var güçleri ile çabalamaktadırlar.
Fikirleri, duygu ve hisleri ihtilale veren bu zavallılar güruhunu şiirin - edebiyatın topraklarından kovmak gerekir. Aksi takdirde, kangren olmuş parmak uğruna nice canlar feda ederiz. Gün geçtikçe, anlamsızlığın etinden robotlar sarar etrafımızı. His, zevk ve duygu yerine hayatımıza, dar kalıplar içerisine sıkıştırılmış monotonluk hakim olur.
Bu bağlamda, etiketi meşhurların, her karaladığına zoraki anlamlar yüklemek şiir adına büyük bir gaflet olsa gerek. Bir insanın her davranışını yüceltmek ne kadar zavallıca ise, bazı şairlerinde şiir diye ortaya koydukları histen, zevkten, duygudan yoksun o anlamsız sözcük yığınlarını da yüceltmek aynı derecede zavallılıktır.
Bu anlamsızlara ve anlamsızlığa bir mana bulmak gerekiyorsa, “Anlamsızlık yaşam felsefeleri olsa gerek ” diyorum.
Şiir,
şiir adına taşıması gereken asgari nitelikleri taşımalıdır. Bu nitelikler her tarz şiir için gerekli ve zorunlu niteliklerdir. Şiirde, öz ve şekil öylesine birbirini kucaklamalıdır ki, her şair adayı bu şiiri okuduğunda toplumun gerçeklerinden ya da kendisinden bir şeyler bulabilsin, şiir okuyucuyu alıp götürebilsin.
Okuyucu,
şiri okuduktan sonra bir başka alemde yolculuk yapıp geriye bir başka haleti ruhiye ile dönebilsin. Özün şekle,
şeklin öze boğulduğu şiirler halis şiir değildir.
Gerçek ( rüştünü ispat etmiş) her şairin A, B ve C kalitede olmak üzere 3 tür şiiri vardır.
Sözkonusu şairin şairliğini tartışmanın hiç bir anlamı yoktur. Zira şair şiir alanında bu ülkede yazdığı onca A kalite şiir ile şiirde rüştünü açıkça ispat etmiştir. Şiirin güzelliği, kalitesi görecelidir, şairden şaire değişir elbet, ama bu şiir şairin bir yağmur şiiri kadar kalite bir şiir değildir. O şiirde yakaladığı muhtevayı, sürükleyiciliği şair bu şiirde yakalayamamıştır. Ama bu demek değildir ki bu şiir kötü şiirdir,
her halükarda buralarda yayınlanıp A listesine, top listelerine girip sözüm ona derece yapan o şiir müsvettelerine göre A kalite bir şiirdir. Çünkü şiirde A kalite bir şairin kumaşı ve ustalığı sözkonusudur.
Tebrikler antoloji,
eleştirilerden nasibini alarak bu ülkede rüştünü ispat eden şairlere ilişikin kalitesi önemli değil A, B veya C kalitede şiir yayınlamaya başladın,
Teşekkürler şair,
şiir dünyamıza A kalite olmasa da B kalitede bir şiir katıp,
şiir okuttun...
şiir bazan şairini de unutur.. ve sadece şiir önde görünür.. Nurullah GENÇ bütün şiirlerişnden sonra gelir.. O'nun isminden önce şiiri gelir... Mesela yağmur unutulmaz lezzette bir şiir..
Bir şiirde okunduğunda akılda birkaç cümle kalmıyorsa bence çok başarılı bir şiir sayılmaz.
....
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
.............acaba şair neyi düşünmüş olabilir.Bunun için ben yüzlerce senaryo üretebilirim.Ama amaç bu değil.Şairin anlatmak istediğini şiirde gizemli de olsa anlatmasıdır.Sadece enteresan cümleler kurmak yetmez.
Bu şiir Orta hallice ..
Rüveyda kaldı aklımda sadece
Emeğe saygılar.
Bu şiir ile ilgili 88 tane yorum bulunmakta