Garip
Ne ağzı var, ne dili.
Sordum ki Suriyeli.
Sebebin, yakasında
Olsun, mahşerde eli.
SOMA
İkibin ondört onüç mayıs kara bir gündü,
Acı haber yayıldı millet yasa büründü.
Maden patladı,yandı Soma mahşere döndü.
Kaçanlar kurtuldu da, üçyüzbir ocak söndü.
Gökyüzünde özgürce dolaşan bulutlara.
Sakladığım güzeli bıraktım umutlara.
Ben ki seni şorşorun şelalesinde sevdim.
Doğanın yeşiline gizlenen hayalimdin.
Uçan kelebekleri, yapraklara bindirdim,
İlkbaharı bekleyen limanlara indirdim.
Bir beklentim nükseder umutların altında,
Filizlenir yeşerir, iki bahar tadında.
Belli olmaz bir güneş doğar fecrin ucunda.
Göklere bakan dua saklanır avucunda.
Sen ki Tarı vergisi, kabul olan niyazım.
Bir günün akşam faslı, bir garip yolun gözler.
Görmez olaydım yaktı içimi ceylan gözler.
Gönül denizi doldu taştı kıyıya vurdu.
Vurgun yedi sevdası dalga dalga savruldu.
Seni sevmek bana farz Mevlaya ederim arz.
Beni deli ediyor, dik duruş, o hal, bu tarz.
Tebessüm ettin arşa,
semalar nura döndü.
yıldızlarda gül açtı,
cehennem narı söndü.
Türkmen
Nasıl, ne yazayım ki.
Ezilen, horlanan ben.
Yaşayan olmalıyken,
Ateşte korlanan ben.
Latife olsun diye
Haktan gelen ikramın
Üzerine örtündüm
Lütfuna mazhar oldum
Teganni ehlinden oldum
Hamaset hevesiyle
Umre
Mukaddes toprakların, hasta yorgun yolcusu.
Hoş geldin sefa geldin, ravzanın gül kokusu.
Verdik selatı selam, aldık gelen selamı.
Her an hakkı söyledik, konuştuk hak kelamı.
Sen Öyle san
Vaz geçmeyi kafaya koydunsa sebep çoktur.
Sevmeyi ister isen, hiçbir mazeret yoktur.
Ya seveceksin kalbin, beynin mahkûm olacak.
Ve ya başı boş gezen beden nadan kalacak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!