Martı sevdiği denizden vazgeçmez
Demiş şair
Düşünmemiş mi martıyı
Akıl etmemiş mi içindeki acıyı
Siner elbet hasreti, kuytuda ele geçirir
Fırtına dert değildir bazen
Nerede o masal
Hani her satırı duygusal
Aşkları film gibi kurgusal
Bir türlü bulamıyorum
Kahvem soğuyor
Engel olamıyorum
Masallar bile hırs ile kirlenmiş
Öpülen kurbağa prens oluverirmiş
Çocuklara prens, prenses ol denmiş
Aşağısı ile birlikte ömür geçmezmiş
Müzakere süreci diye oyalama
Pazarlık edip hakkımı yağmalama
Sendikalarla birlik olup kalbimi kırma
Savaşa, seçime, referanduma paran var ama
İşçiye emeğini vermeye gelince bütçe deyip maval okuma
Emeğime saygı göster, hakkımdan çalma
Gece binlerce sayfalık kitap olsa
Parmaklarımı divit niyetine kullanırdım
Kanımın her damlasını mürekkep yerine damlatırdım
Sabaha kan kaybından gitmek isterdim
Cenazemi şafak vakti kapında
Aç köpekler bulsun isterdim
Mavi gökleri kızıla boyadın
Eriten buhranlara saldın
Çatırdayan bir enkaz
Hurda bir gönül
Uykusuz sabahlar bıraktın
Lal olan dilimdi
Mavi kelebeğim
Gök desenlim
Aşk getirenim
Üç günü üç asır edenim
Geceler boyu,
Koynunda aşkla besleyenim
Bu gök masmavi
Gönlüm pek kavi
Ne acı kaldı
Ne sızladı
Çocuk yüreği gibi şimdi
Saf ve temiz
Şeytani bir şehir gibi sanki zihnim
Medeni bir cehennemdir kanımca
Kalakalmış ağaçsız, çiçeksiz
Her gün biraz daha halsiz
Her an biraz daha nefessiz
Etrafında yayılmış binbir baca
İki damla kan düşer toprağa
Binlerce millik derya olur
Mehmet'imin gözüne uyku girmez
Sınırlarda uçan kartal olur
Gagası kinli kalplere kan kusturur
Kanatları çirkin emellere kök söktürür
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!