Sesimi duymadın, ama ben sesini duydum...
Sen beni bilemedin, artık kafama koydum.
Hani titremiştin bir vakit, işte ben oydum!
Karar alındı be sus! Bu durum düzelecek!
Sabır; taşlı bir yoldu, sarptı, yalçındı, dikti,
Kemiyet denene uzak,
Keyfiyete sarılıp dermansız,
Rahat ama yenilmiş bir yolcu
Gibi gönlüm,
Hayallere dalıyordu…
Geceydi…
Işıl ışıldı şehir...
İnsanlar vardı her çeşit yerlerde; evler, arabalar, sokaklar...
Küçükler, büyükler, yaşlılar vardı, kadınlar ve erkekler...
Ve onlar da vardı...
Oğlum! Demişti babam, sesi nem dolmuştu o an,
Telefonda sanki sıcaklığı da vardı…
Sonra defalarca yaşadım o sesi…
Hala duyuyorum en olmaz yerlerde,
Gittiğinden beri,
Rüyalarım ıslanıyor, kalbim ağrıyor, dişlerimi sıkıyorum…
Sevdasında değilim gülüm.
İçimi taşıranlar bitecekse bir gün,
Giderken götüremezsem,
Beyhude ise onlarla oyalanış,
Zaten olmamışlardır hiç!
Ağır değiller, ait de değil.
Hesabı kapamak de, olur mu, olmaz güzel,
Bir bardak suyla de, bir kova dolmaz güzel,
Aşığın sağlığında gonca gül solmaz güzel,
De ki onlara: “Alan aldı, veren verdi.”
Başka em nasıl kâr etmezse kalp yarasında,
Senden gayrisine yasaklıdır tenim….
Ve bak, bu, vazgeçmekle saldırmak arasında,
Küçücük bir işaret bekleyen adam benim….
Bir çocuk sahile indi…
Elinde misket torbası…
Kurtlar uluyordu içinde torbanın,
Hayal olsun kuruyorum, o parasız!
Meğer yürek olmaz imiş yarasız...
Ama cana can katıyor karakız!
Bir densiz çıkıyor, 'saçma' diyor..
Baraj olsun doluyor gönlümün gölü...
Kendimi takdimimdir…
Ben… Adam oğlu Kürşad!
39 basamağını çıktığım bir merdiveninden hayatın
Kaybettiğim kendimi ilanım
Ve malumu ilamımdır…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!