Fransız şair.
Avignon Lisesi ve d'Aix-en-Provence Üniversitesi'nde öğrenim gördü. II. Dünya Savaşı'nda Nazi işgaline karşı Direniş Hareketi'nde görev alarak Provence bölgesinde 'Yüzbaşı Alexander' takma adıyla bir taşra çetesinin komutanlığını yaptı. Savaştan sonra doğduğu yer olan L'Isle-sur-la-Sorgue'a yerleşti.
René Char kendinden sonraki kuşakları hem biçem hem de içerik açısından etkilemiştir. Başlangıçta gerçeküstücülüğü benimsemiş, sonradan uzaklaşmış; özdeyişler ve yoğun imgelerle gelişen kısa ve özlü şiirler yaratmış, mağrur am ...
I
İmgelem yetisi,
arzunun sihirli ve yıkıcı güçlerinden yararlanarak,
eksik kalmış birçok kişiyi,
tümüyle doyurucu bir varlık biçiminde geri gelmelerini elde etmek için gerçeklikten dışarı atmaktan ibarettir.
Gece, yolunu yarılamıştı. Göklerin yığını, o anda tümüyle sığacaktı
bakışıma. Seni gördüm, ilk ve tek, yıkılmış kürelerdeki tanrısal dişi.
Sonsuzluk giysini yırttım, toprağıma getirdim seni, çırılçıplak. Çürü-
müş yaprakların devingen tortusu her yanımızı sardı.
Uçuyoruz, diyor hizmetçilerin, acımasız uzayda, - kızıl
Var olan evcil domuzlarınıza boyun eğin siz. Var olmayan tanrılarımın
yolundan gideceğim ben.
İnsan kalacağız biz bağışlanmazlık pahasına.
Calovan değirmeni. İki yıl boyunca, bir ağustosböceği
çiftliği, bir keçisağan kuşu kalesi. Sellerin dilinden konuşuyordu
burada her şey, kimi kez gülmelerle, kimi kez gençlik yumruklarıyla.
Bugün yaşlı direnmeci, çoğu dondan, yalnızlıktan ve
sıcaktan ölmüş taşların ortasında birazcık yumuşadı. Geleceğe
değgin haberler de duruldu çiçeklerin sessizliğinde.
Söndü herşey:
Gün, iç-ışık.
Ağrılı kütle,
Bulamıyordum gerçek zamanımı,
Evimi.
Kaz! diye buyuruyordu sap bileziği.
Kana! diye yineliyordu bıçak.
Ve sökülüyordu belleğim,
Eziliyordu karmaşam.
Beni önce sevenler,
Sen bağırdığında dünya susar: kendi dünyanla uzaklaşır.
Her zaman alamadığından daha fazlasını ver. Ve unut. Böyledir kutsal
yol.
Dikeni çiçeğe çeviren, şimşeği köreltir.
Uzaklaşın ağız dil vermeden sabreden benden;
Dizi dibinde doğdum, ama yitirdiniz beni;
Pek belirginleştirdi krallıklarını ışıklarım,
Cellat kütüğünüze karşı aktı hep gömüm.
Sığınak olarak çöl, o tek tatlı çıraya
Gecesin sen, lâmbasın;
Bu baca görmen için,
Bu döşek dinlenmen için,
İçmen için bu su;
Işığındır can veren insanlara,
Duvarlar bu insanlar için,
Bir kibrit uzatıyorsunuz lambanıza ve yanan şey ışık vermiyor.
Uzakları, sizden çok uzakları aydınlatıyor çember.
*
Korkunç bir gün! Birkaç yüz metre öteden, B’nin kurşuna
dizilmesine seyirci kaldım. Makinalı tüfeğin tetiğine dokunmam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!