Bu kadar mıydı
Yanımda geçecek günlerin
Bu kadar mıydı bana ayıracağın zaman
Çekip gitmeye bu acelen neydi
Minnacık ellerinde tuttuğum,
Yaz sıcaklığında bir gün
Üstünde yırtık giysilerin
Toprağa bulanmış yüzün
Görmesem yanıbaşımda;
Nasıl anlardım ateşsiz yanıldığını,
Kor düşerken bir ocağa obamda;
Bacalardan tüten bir dumanın ağıt seslerini!
Karşılık istemem sana sevgimden,
Küskünlük yaşamam bugün ve dünden.
İstersen aşıma zehir koy uzat
Koluma kelepçe zindanlara at.
Ben ürkmedim;
Mecnun dan sevmesini öğrendim.
Ne terk etmek korkusu,
Ne bir ömür düşledim.
Sen de öğren Leyla dan sevdiğini bir söyle.
Bir başka yüzünü yaşadık İstanbul’un
Bir başka gördük İstanbul’u ikimiz.
Kaçardık şehrin uğultusundan
Bazen yürürdük orman yolunda
Bazen dalardı gözlerimiz dalgalara.
Dün baktım kapımda biri belirdi,
Ekinsiz tarlaya dönmüştü başı.
Bu adam bana tanıdık geldi
Uzandı elimi öpmeye kalktı.
Bir başka bakardı gözlerin
Yüzündeki tebessüm;
Bir resim çizmiş, üstünde gamzelerin.
Kim bilir kaç yıldır,
Bilmem nasıl söylesem veciz sözleri,
Nakkaş olup dokusam taş beyinlere.
Kökünden söktürüp nefreti, kini
Bir çocuk vardı ya; masum ve günahsız
Hiçbir tatlı tebessümü bırakmazdı cevapsız.
Hep bakarlardı ellerine büyüklerin,
Yürekleri çarpıyordu sevgilerle küçüklerin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!