Gündüzlerin bu kadar
Uzun olduğunu
Gecelerin bu kadar
Karanlık olduğunu
Hasretinin bu kadar
Yakıcı olduğunu
İçimden gelen ses, “unut gitsin” der
Bekleme boşuna, “umut bitsin” der
“Yorgun gönlün, artık rahat etsin! ” der
Kulağım verdiğim bu ses boş değil
Haydi uç git, seni salıverdim ben
Ayrılığın, şüphesiz beni edecek helak
Yeni bir yıla değil, ateşe gireceğim
Gönlüm paramparçadır, aşkın etti infilak
Yeni bir yıla değil, ateşe gireceğim
Anlayamadım, nasıl oldu birden değiştin
Senden sonra dünyayı görmez oldu gözlerim
Yaktıkça yakar beni içimde kor hasretin
Hep seninle ilgili hâlâ benim sözlerim
Yaktıkça yakar beni içimde kor hasretin…
Dikenini bağrıma basıp gül dedim sana
İçimde durulmuyor, kopardığın fırtına
Uzanacak elini bekliyorum çaresiz
Yerini doldurmuyor ne baba, ne de ana
Uzanacak elini bekliyorum çaresiz…
Sana olan hasretim başka şeye benzemez
Sen Leyla’dan
Daha az sevilmedin
Ne yazık ki aşkımızın
Kıymetini bilmedin
Senin için yaptıklarımı,
Neler yapabileceğimi gördün
Yeter artık çektiğim
Bu defa kararlıyım
Bakıp bakıp ağladığım
Resimlerini yakmalıyım
Çakınca çakmağımı
Sanki aramızda bir şey olmamış
Yabancı gibiyiz şimdi ikimiz
Aşkımız gönülden akmış boşalmış
Yabancı gibiyiz şimdi ikimiz…
Bu ayrılık neden diye sormadık
Takvim yapraklarını koparmıyorum artık
Merak da etmiyorum,öğrensem ne olacak?
Bakmak için resmini çıkarmıyorum artık
Bakayım desem, gözüm yine yaşla dolacak…
Senli dünyada sensiz yaşamaktan zor ne var
Dün gül derdiğim dalda bugün zakkum açıyor
Yazını göstermeden, kış oldu bana bahar
O güzel hayallerin bile benden kaçıyor…
Işıksız gündüzlerim, her yerde koyu gölge
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!