Gülecekse garip yüzler,
Açacaksa solan güller,
Kırılsın hep hain eller,
Yeter artık şafak söksün.
Burcu burcu koksun güller,
Dolaştım kahrolası şehrin sokaklarında,
Bir tek ben yapayalnız, saatlerce sokakta,
Ne bir zevk veriyordu, nede bir huzur bana,
Taşı bana yabancı, kuşu bana bambaşka.
Evler aynıydı, tuglaları, taşları, çatı,
Bu zamanda bu zamanda,
Yaşamak zor bu zamanda.
Kaypak insanlar çoğalmış,
Yaşamak zor bu zamanda.
Çoğu selam alıp vermez
Yavrularım boynu bükük,
Dayanamam anacığım.
Alparslanım pekde küçük,
Ayrılamam anacığım.
Canım çıksın kıymeti yok,
Hani bazen uzanıpta bir yere gözlerini tavana dikersin. Boş boş tavana bakarken aklından geçenleri düşündün mü hiç? İşte ben çok düşünürüm, çok planım, proğramım olur öyle durumlarda. Buna hayel deniyor biliyorsun.
Gözlerin kapalı, arzuladığın geleceği görmektir hayel kurmak. Bunu yapabilmek, o anı yaşamak, kendini istediğin arzuladığın bir hayatın parçası görmek insanı rahatlatır diye düşünüyorum. Dahası beni rahatlatıyor.
Zenginlik mal mülk hayalim olmadı hiç, ya hep sevdiklerimle, yada sevdiklerimin mutluluğu üzerine hayel kurmuşumdur. Kırlarda, kır çiçekleri arasında mutlu, huzurlu vede her türlü kötülüklerden uzak dolaşmak, en çok sevdiklerimle birlikte koşmak, eğlenmek kadar güzel şey olabilir mi?
Düşün küçük bir tepenin yamacındasın, tepeye çıkıyorsun yanında eşin var, çocuğun var, sevgilin var, yada en çok sediğin arkadaşın dostun var. Ağır ağır yürüyorsun tepeye doğru, papatyalar açmış, o yana bu yana uçuşan beyaz kelebekler, önünde ikide birde zıplayan çekirge.
O an herşeyi geride bırakıyorsun, ne elem var, ne keder var, ne üzüntü var, ne dedikodu, ne ihanet, ne vahşet, ne hırsızlık, ne yolsuzluzluk nede geriye döndüğünde senide içine alacak acımasız hayatın çarklarını düşünüyorsun.
Önünde zıplayan iri yeşil çekirgeyi yakalamak ve yanındaki birini o çekirge ile korkutmak yada ona o çekirge hakkında biliğin şeyleri anlamak tek düşüncen. Bak bu çekirgenin kafası, ne kadar iri gözleri var görüyurmusun, ayakları ve bacakları sert vede dikenli o sayede ileri dogru zıplama becerisi gösteriyor. Avını ön ayakları ile yakalayıp şu gördüğün kancaya benzeyen agzıyla parçalayıp yiyiyor. Sanki çekirge uzmanısın o an ve herseyi sayıp döküyorsun. Ne vergi borcun aklına geliyor, nede seni soyup soğana çeviren güvendiğin, inandığın arkadaşın, dostun, bakkalın, başkanın, vekilin, bakanın, başbakanın aklına gelmiyor. Ne senin gibi soyulup satılan ülken geliyor aklına, nede geleceğinin, yarının sıkıntıları geliyor aklına. O an o çekirge belirliyor senin o anki hayat dilimini.
Ne güzel yurdumun dağı tepesi,
Rengarenk açılmış güzel çiçekler.
Bin bir türlü canlı akı karası,
Uçar ötelere gider böcekler.
Kim derki çimenin yeşili kötü?
Akan göz yaşlarımı,
Tane tane saydım da.
Onulmaz yara açtı,
Damlalar ruhumda.
Niye aktı göz yaşım?
Seni düşünüyorum küçüğüm,
İçim sevinç doluyken kafam karışık,
Düşüncelerimi sana anlatamam küçüğüm,
Hislerimi, duygularımı, helede korkularımı.
Korkuyorum bebeğim,
Ne söylesem ben ona,
İnanmıyor, kanmıyor,
Ömrümü yedi benim,
Hiç doymuyor, kanmıyor.
Enschede/13.5.2006
İçimdeki yangını söndüremiyorum,
Alev alev yakıyor içimi,
Elim kolum tutmaz oldu,
Parçalamak istiyorum kendimi.
Beni yakan kin mi? Nefret mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!