Bir gün beni ararsan,
Daşlardaki taşım ben.
Hüzün nedir bilirsen,
Gözden akan yaşım ben.
Yardan ayrı kalalı,
Susma,
Söyle birşeyler, yeterki susma.
Susman en büyük işkence bana,
Hakaret et bagır çagır ama,
Ne olur yeteki susma.
Al elmasın, dilim dilim yemeli,
Nar tanemsin, tane tane sevmeli,
Ekşitirsen limon gibi sıkarım,
Çatlarsam ben, senden öyle bırakım.
Çilek gibi ağza lezzet vermeli,
Nerdesin?
Bir haber ver.
Gelmiyorum de, çıkayım dağlara.
Bekliyorum,
Haydi çabuk ol,
Kim derdi ki bir gün ben,
Bu hallere düşeyim.
Ağarmış saçlarımla,
Bir ihtiyar kocayım.
Gençtim, çakı gibiydim,
Beni şimdi sevmez isen,
Öldüğümde sevsen ne ki?
Şimdi beni bilmez isen,
Öldüğümde bilsen ne ki?
Dost eli ol, tutam seni,
Birgün görmedim ben baba şefkati,
Küfürle, dayakla geçti gençliğim.
Ne sardı koluyla, nede okşadı,
Küfürle, dayakla geçti gençliğim.
'Oğlum' demedi, ısıtsın içimi.
Bir gün olur bu dünyadan göçersem,
Sakın ha arama, anma ne olur.
Olurda belki aklına düşersem,
Hiç hayale dalma yanma ne olur.
İyi kötü günler yaşandı bitsin.
Zengin ailenin şimarık çocuğu değildim. Babam ele muhtaç olmadan kendi yağıyla kavrulan orta halli birisiydi. Çocukluğum kuzu koyun gütmekle, bahçede büyüklerime yardım etmekle geçti. Derken okul hayatı ve okulun hemen sonrasında hiç ara vermeden genç yaşta başlayan devlet memurluğu, derken askerlik.
Çocukluğumdan başlayan belli bir terbiye ve disiplinle geçen gençlik döneminin ardından aile sorumluluğu bindi omuzumuza ve bununla birliktede mensubu olmakla gurur ve şeref duyduğum Türk-İslam ülküsü davasının hizmetkarlığı benim başı boş, şimarık ve nemelazımcı olmama engel oldu,bunun yanında bana hep bir disiplin, ölçülü hareket etme ve attığı adımın bir değil onlarca ilerisini düşünme mecburiyeti getirdi.
Yıllarca yöneticilik yaptım. Sorumluluğumun bilinciyle hiç bir zaman kişilere, kurum ve kuruluşlara, olaylara karşı olumsuzluk içinde olmadım, olumsuz yaklaşmadım. Atalarımızın dediği gibi her şerde bir hayır vardır düsturuyla hep olumlu baktım, ders almaya ders çıkarmaya çalıştım. Bu hareketim yüzünden hiç zarar görmedim fakat benim bu halimden faydalanmak isteyenlerin açtığı yara ve zararı örtmek yine bana düştü.
Başkalarının hatalarını, başkalarının yanlışlarını kullanarak bir yere gelmek yerine, onları kötüleyerek kendime fayda sağlamak yerine kendimce doğru bildiğim, aklım ve mantığım süzgecinden geçirerek faydalı gördüğüm şeyleri yapmayı yeğledim. Ben bunun doğru olduğuna inandım. Kimseyi çıkarım için kullanmadım, kimsenin omuzuna basıp yükselmeyi düşünmedim. Belki bunu yaparak hata ettim, belki yapsaydım daha iyi olurdum bilemiyorum ama ben yaptığımdan asla pişmanlık duymadım. Maksadım kendimi övmek değildi ama yazdığımdan bu sonucu çıkarmakta mümkün. Şunu anlatmaya çalışıyorum; günümüzde bilgi ve becerisi olmayan, üretmeyi bilmeyen kişilerin sığındığı liman başkasını kötülemek, başkasının bilerek yada bilmeden yaptığı yanlışı su yüzüne çıkarıp bundan çıkar sağlamak. Çevremize biraz dikkatlice bakarsak pek çok kimse ben şunu yapmak istiyorum, ben şunu yapabilirim demiyor, sen şunu yanlış yaptın, sen beceriksizsin, senin aklın bu işlere ermiyor, kötüsün, şöylesin böylesin yani gücücün yettiğince kötülemek, karalamak onun sırtına basarak kendini yükseltmek peşindeler. Kendi meziyetini öne çıkarmak işin zor olan yanı, her şeyde olduğu gibi bu konudada kolaycılık işimize geliyor.
Siyasette, ticarette, sanatta, sporda hep başkalarının hatalarından faydalanmak, hep başkalarını kötüleyerek kendimize fayda sağlamaya çalışıyoruz.
Boşat içindeki kini garezi,
Bu dünya kimseye kalmıyor Ozan.
Kin ile içilmez aşkın şerbeti,
Geniş tut gönlünü serbest ol Ozan
Zorla sevgi olmaz, zorla sevilmez,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!