'Sabahı güzel Silifke,' diye başlamıştı bir zamanlar şair sözlerine,
Gerçekten de güzeldir sabahlar memleketimde,
Gün ağarmaya başlar ezan sesiyle,
Ne mutlu, uyandım yıllar sonra horozların ötüşüyle,
Ne mutlu, hala doğal birşeyler var yaşamın içinde,
Ne mutlu, dağlara kadar doğanın yeşilini görüyorum, beton yığınları değil de! ...
Bak,
Her yer güllük gülistanlık
Aydınlık bir gün
Hava günlük güneşlik
Çiçekler açsın her yanın
Gül dünyaya
Her sözüm bir şiir sana
Dile gelen dizelerde yana yakıla
Sen gidip başka gönüllere dolsan da
Bu gönül seni sevmeye devam ediyor hala arsızca
Anlamıyor musun yoksa
Anlamak mı istemiyorsun Allahaşkına
Hiç bir şey kaybetme olur mu?
Ne bir dost, ne bir sevgili, ne bir nefes, ne bir eşya
Kaybetme ki onları kazanmak için harcadığın emek, enerji, zaman boşa gitmesin
Kaybetme ki nasıl kazanıp da nasıl kaybettiğini düşündükçe için cayır cayır yanmasın
Yüreğinin üstüne koskoca bir taş oturup da ağırlığının altında ezilmeyesin
Kaybettiklerini bir daha kazanma ihtimalinin zayıflığı karşısında yüreğine hançerler saplanmasın
İnan,
Ben, yolunda gidiyorum, Atam!
Hani sen Türkiye’yi gençliğe emanet etmiştin,
Gençliği ise bize,
'Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır! ',
DERİN ACILARIN KANITIDIR; “KUTLAMA, BAYRAM” ADIYLA ANILAN GÜNLER
19 Mayıs 1919, Atatürk’ün, ülkeyi düştüğü vahim durumdan, bizzat gelip arsız ve yüzsüzce içine yerleşmiş Alman, Fransız, İngiliz başta olmak üzere işgal kuvvetlerinden kurtarmak için yol arkadaşları ve milletle el ele nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinin konuşulup, tartışılıp karara bağlanmak için Samsun’da ilk adımı atarak bir dizi toplantılar yapmak amacıyla, Samsun’a ayak bastığı gün…
23 Nisan 1920, bir noktada birleşmek amacıyla yapılan tüm toplantılardan ardından, okullardan toplanan eski sıraların kullanılabilir hale getirildikten sonra organize bir şekilde hareket etmenin gerekliliğinden kaynakla, aynı çatı altında toplanmanın, gece-gündüz demeyip çalışmanın elzem olduğu kanaati üzerine, taş bir binanın Türkiye Büyük Millet Meclisi adı ile yapılandırılması ve gecelerce uykusuz kalarak ülke için çalışmaların hummalı bir şekilde yapılacağı, sıraların üzerinde yorgunluktan bitap düşerek uyuya kalındığı T.B.M.M’sinin açılış günü…
29 Ekim 1923; Aç, susuz, uykusuz, kar-boran, kan-revan demeden savaşılan o bitmek bilmez anlarda omuz omuza verip, kadın-erkek, çoluk-çocuk bilfiil içinde olunan, imkanların oldukça kısıtlı, düşmanın oldukça güçlü göründüğü bir savaştan galip çıkmanın verdiği yorgunluk, bitkinlik ancak bir o kadar onur ve gururla yepyeni bir ülke, devlet ve Cumhuriyet rejiminin, halk iradesini en iyi temsil edeceği, halkın iradesinin egemen olduğu, kimsenin kimseye üstün olmadığı, herkesin eşit olduğu düşünceleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu, bir milletin yeniden var oluş destanının tüm dünyaya duyurulduğu ve adeta Adolf Hitler’in; ”Türkler, öyle bir millettir ki, hayatta tek bir tane kalsa bile kendi devletini kurar, intikamını alır! ”, sözlerini kanıtlarcasına Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının Dünya Tarihine imzasının atıldığı gündür.
“Bayram, Kutlama”, adı altında anılan hiçbir millî günümüz, eğlenceler, şenlikler sonucunda ortaya çıkmış değildir. Özünde yatan milletimizin derin acılarının kanıtı olan MillÎ Günlerimiz, bu bilinçle ele alınıp, günümüzde de devam eden ülkemiz üzerine oynanan oyunlara pabuç bırakmayacak şekilde, bu günlerimizin anlam ve önemi dile getirilerek, Kurtuluş Savaşımızda var olan ve Ülkemizin düze çıkmasında en büyük etken olan birlik-beraberlik ruhumuzu korumanın ve canlı tutmanın gerekliliği vurgulanmalı, gençlerimize manevi ve millî duygularımız yaşatılmalıdır.
Daha nice 19 Mayıs’lara, sağlık, huzur, birlik beraberlik ruhuyla çıkmak dileğiyle, Atatürk’ün; “Gençler, Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu sonsuza kadar yüceltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz! ” sözlerinde belirttiği gibi gençlere armağan ettiği, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun.
Kimse dolduramaz inan yerini,
Bu öyle bir sevgi ki,
Her bakış, her gülüş sende bitiyor,
Ve bu durum bil ki beni bitiriyor.
Senle geçen her salise öyle yer etti ki içimde,
Usulca kalktım
Miskin miskin oturduğum yerden
Bir duş aldım usul usul
Aşkın kırıntıları silindi
İşgal ettiği tüm hücrelerimden
Seni sevmek ne çok güzel ve deee
Ne çok zormuş
Kızgın ateşin üzerinde yürümek gibi
Ve denizlerin sakin sularında
Sonsuza kadar korkusuzca yüzmek gibi
Göbek bağıyla bağlanmışız senle,
Kopamayız biz,
Tam koptuk kopacağız,
Bitti bitecek derken,
Her şey başlıyor yeniden,
Aynı heyecanla, katlanan sevgiyle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!