Perihan Metin Şiirleri - Şair Perihan Metin

Perihan Metin

Hadi yüreğim gel
Gel seninle biraz hasbihal edelim
Yeni bir sevdaya yelken açmak mı istersin
Nedir bu halin?

Yerinde duramaz, pır pır edersin

Devamını Oku
Perihan Metin

Can Oğullarım
Herkes gidiyor da
Siz kalıyorsunuz kala kala
Dünya bir yana siz bir yana
Değişmem saçınızın
Bir telini dünya malına

Devamını Oku
Perihan Metin

Hadi dalgalan Deniz
Hadi gel-gitler yaşa yine
Vursun dalgaların kıyılara
Martılar eşlik etsin çığlıklarına

Yakamozlar oluşsun üzerinde

Devamını Oku
Perihan Metin

Ellerim uzanır ellerine
Tutar usulca incitmek istemez hiç
Başını okşarken sevgiyle
İçimden birşeyler akar gider
Saçının her telinde gezinir sanki yıldızlar
Her dokunuşumda bin ışık saçar

Devamını Oku
Perihan Metin

Bir an sevmek mi sevmemek mi
Daha iyi acaba diye takıldı aklıma,
Bunca acı yaşanacaksa,
Güzelliklerini bastırıp insanı yıldıracaksa,
Neden severiz ki inatla,
Hele ki sevilen çekip gidecekse bakmadan ardına

Devamını Oku
Perihan Metin

Sözlerime çok özür dileyerek başlamak istiyorum. Başlığa bakıp da Gazze’de yaşananları hafife alıyorum sanılmasın. Tam tersi, Dünya Barışı ve İnsanlık adına yapılan Yardım Kampanyalarının, Zirve Toplantılarının yapılabilecek en insani davranış olduğunu düşünüyorum. Beni günlerdir rahatsız eden, günlerdir kafama takılan şey; Yüce Türk Milleti olarak iki ülke arasında oluşan bu ibret verici duruma kayıtsız kalamayıp Dünya Barışına ve Gazze’deki bu katliama maruz kalan masum insanların acılarına bir nebze de olsa merhem olmak için bütün duyarlılığını ve iyi niyetini ortaya koyarak yardım kampanyaları düzenleyerek adeta Kurtuluş Savaşımız esnasında milletimizin yazdığı kahramanlık destanlarını çağrıştıran bir görüntü oluşturan bizler NEDEN, NEDEN yıllardır kendi topraklarımız üzerinde yaşayan insanlarımızın birbirini kırması konusunda da aynı duyarlılığı göstermiyoruz NEDEN? Gazze’deki olaylar karşısında Zirve toplantıları düzenleyen Dış Devletler NEDEN yıllardır içimizde yaşadığımız kelimelerle tarif edemeyeceğim bu olaylar karşısında duyarlı davranmak şöyle dursun, NEDEN olayların akışına ve devamının gelmesi için alttan alta çanak tutmakta, için için kıs kıs gülmekte halimize NEDEN? Bu olaylara kesin bir çözüm getirmek bu kadar mı zor, nedir bizi kendimizle ilgili bu kadar kayıtsız kılan, ülkemizi hiç mi sevmiyoruz, yoksa Gazze olaylarında ayağa kalkan yüreğimiz, kendimiz söz konusu olunca hiç mi kendinde cesaret bulamıyor, NEDİR, NEDEN korkuyoruz, çekintimiz KİMDEN yada NEDEN? ? ? ...

Çocukluğumda en sevdiğim bir teyze vardı. Güler yüzlü, gördüğü zaman daha en az beş metre ilerden “N’apıyorsun bakalım, nasılsın? ”, diye sorardı. Gülen gözlerinden ve gülen ses tonundan bilirdim ki beni çok seviyor. Boşa dememiş atalarımız; ”Çocuklar kendini seveni bilir, kendini seveni sever.”

Bu teyze o kadar içtendi ki; annemle dostlukları da o çerçevede geliştiği için babam işe gittikten sonra zaman zaman sabah 9-10 gibi gelirdi. Annem bir taraftan öğle için yemek hazırlığı yaparken bir taraftan da bu teyzeyle sohbet eder, ben de keyifle onların sohbetlerini dinlerdim. Birngün bu sevdiğim teyzenin çenesinde yeşil renkte bazı şekiller gördüm anlayamadığım ve anneme sordum:

Devamını Oku
Perihan Metin

Seni öyle çok seviyorum ki;
Bir genç kızın ilk sevdası gibi,
Bir annenin karşılıksız sevgisi gibi,
Seni öyle özlüyorum ki;
Bir çocuğun annesini özlemesi gibi,
Göremeyince öyle hırçınlaşıyorum ki;

Devamını Oku
Perihan Metin

Allah’ım,
Kulağıma bir müzik tınısı gönder,
Yüreğimi rahatlatsın,
Beynimi dinginleştirsin,
Ruhuma huzur versin,
Gevşememi sağlasın,

Devamını Oku
Perihan Metin

Yorgun düştü,
Gönül umutsuz sevdalardan,
Hep geriye döndü,
Bu çıkmaz sokaklardan…

Bu kaçıncı aldanış,

Devamını Oku
Perihan Metin

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri, 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuruyla İstanbul’dan yola çıkarak 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a bir güneş gibi doğdu ve Kurtuluş Savaşının başlangıcına imzasını atan bir dizi toplantıları başlatarak Türk milletini Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda emin adımlarla, onur, cesaret, birlik-beraberlik ruhuyla yürümelerinin, hep bir birlikte mücadele etme gücünü kendilerinde bulmalarının yolunu açarak zorlu bir mücadeleye hazırlanmalarını sağladı. Onun içindir ki; Atatürk’ün Samsun’a ayak basması “Kurtuluş Savaşı’mızda çok büyük bir anlam ve öneme sahiptir. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919’da İstanbul’dan başlayan yolculuğu, Zafer’le sona eren Kurtuluş Dönemini simgeler.

Atatürk’ün Türk Gençliği’ne güveni sonsuzdur. O nedenledir ki; Gençliğe Hitabe’yi dillendirmiş, o nedenledir ki; bu ülkeyi gençliğe emanet etmiş, “Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz! ”, demiştir. O nedenledir ki; ” Muallimler; Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister., diyerek gençliği de öğretmenlere emanet etmiştir. Türkiye’nin, aydınlık geleceğini inşa edecek olan gençlerin en iyi şekilde, özgür iradeleri ile özgür düşünceli, sağlam basan bireyler olarak yetiştirilmeleri sorumluluğunu da ancak öğretmenlerin omuzlarına yüklemiştir. Çünkü, ona göre öğretmenin başarısı, gençlerin, ülkenin başarısı demektir. Öğretmen, gençleri sadece kendi alanında yetiştirmekle kalmayıp, onları toplum hayatı içindeki rollerine de yani, hayata hazırlamakla da yükümlüdür.

Yine bir 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda, yine bin bir umutla, bin bir hayallerle bakarken çocuklarımıza, gencecik fidanlarımıza, onur ve gururla kabarıyor göğsümüz, içimden “Sizsiniz, her şeyimiz, ekmeğimiz, suyumuz, hayallerimiz, umudumuz, siz olmazsanız (Allah Korusun) ne anlamı var ki her şeyin, tek bir lokma şu dünyadan umduğumuz, o da yaş olmuş kuru olmuş ne fark eder, siz olunca her şeyin bir anlamı var, yoksa yavan her söz her kelam, iyi ki varsınız, işte o zaman uçan kuşa bile benden selam” diye geçiyor.

Devamını Oku