sen bu kaldırımlar üzerinde yüzünü kaç kez döndün evine,
annenin babanla pazar sevişmelerini yaşadığı bu saatlerde.
hiç özlemini çektin mi sokakta iken, sıcak çay dolu bir bardağın
ve bir dilim ekmeğin, anne elleriyle yağ sürülmüş üzerine.
sen hiç bu kaldırımlar üzerinde korktun mu top oynamaktan.
arkandaki çırılçıplak meşe ağacının dallarında sallanmaktan.
..
Bugün pazar değil mi?
Yanışımdan özlemimden
Yüreğimdeki ateşden
Pazar gibi sanki
Sevgiye verdiğim emekden
Yüreğimdeki ateşten
BELLİ
..
Ampul sökülüp kırılacak,
Varsa bir hesap sorulacak.
Gereken işlem görülecek,
29 Mart da,Pazar gününde.
Bizler hakaretlere doyduk,
Azarlar işitip laflar duyduk.
..
Ünyedeyim bir pazar sabahi uzun köprüde
Bakiyorum doğan güneşin gizemli yüzüne
Hayeller beliriyor birden gözlerimin önünde
Denize bakiyorum bir sizi ile yüreğimde
Sabahin ilk işiklari beliriyor issiz mavi denizde
Düçük bir taş aldim attım ta derine
..
Afşinin o güzel parkında oturdum,
Eski güzelliğini kendime sordum,
Çimenlerine yatıp uyudum,
Bu gün günlerden pazar.
İçerisinde tarih kokuyordu,
Çayırda sarı renkli papatyalar açıyordu,
..
23 Haziran 2013 Pazar 18:36:52
= 000.000.006 =
Düş ve Düşünce Gücüyle İnsan! .
“CEMİLE” Adlı Romandan:
/ Berrak Bir Gecesiydi. / Doçlar, Şevroleler, Fordlar / Şehre Akıyordu. / Cigara paketini çıkardı, bir cigara. / { Kitap Adı: CEMİLE – Kitap Yazarı: Orhan KEMAL – YAYINEVİ: Varlık Yayınevi-İstanbul-Nisan/1958 – Sayfa:003 – Kitap Cümlesi Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 23 Haziran 2013 Pazar 18:37:20 }
..
23 Haziran 2013 Pazar 18:42:44
= 000.000.007 =
Düş ve Düşünce Gücüyle İnsan! .
“CEMİLE” Adlı Romandan:
/ Ay Ta Yukardaydı! . / Esen Nemli Bir Rüzgar / Titretmişti! . / Yola İndi, Bir Cigara Yaktı! . / { Kitap Adı: CEMİLE – Kitap Yazarı: Orhan KEMAL – YAYINEVİ: Varlık Yayınevi-İstanbul-Nisan/1958 – Sayfa:003 – Kitap Cümlesi Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 23 Haziran 2013 Pazar 18:47:10 }
..
10 Mart 2013 Pazar 04:10:08
“KREUTZER SONATI” (TOLSTOY) Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:
/ Düşüncelerini söylesin bize! . / Eskiden böylesine ince düşüncelerle uğraşılmazdı! . / Sesi öylesine inanç doluydu ki! . / Hiç merak etmeyin, sever sonunda! . / Aramızda heyecanlı bir konuşma başladı! . / İnsanların anlayamadıkları asıl sorun, aşksız bir evliliğin gerçek bir evlilik olamayacağı! . / Evliliğe kutsallık veren aşktır. Ancak böyle bir aşkla kutsallaşmış bir evlilik gerçek evlilik olabilir! . / Gülümseyerek, dikkatle dinliyordu! . / Evlilik, bir yakınlıkla, sevgiyle, duygularla tamamlanmalı; yani, ancak bu durumda kutsal bir şey sayılabilir; yoksa, anlayış, sevgi üzerine kurulmamış bir evlilik ahlaki bir bağ sayılmaz! . / Siz nasıl olması gerektiği noktasından yola çıkıyorsunuz! . Ben ise gerçeği, var olanı söylemek istiyorum! . / İnsanlar aşk denilen tutkuyu gerçekten duyarlar… hem de aylar, ya da yıllar boyu değil, ömür boyunca! . Doğru değil mi? . / Sigarasından hırsla bir nefes çekerek! . / Siz hep maddi aşktan söz ediyorsunuz! . Düşüncelerin birleştiği, ruh yakınlığının söz konusu olduğu aşkı dikkate almıyorsunuz! . / Evlilik kuruluşunu benimsemiş! . Bir çok insanlar da dürüst, mutlu bir evliliği sürdürüyorlar! . / Öylesine heyecanlanmıştı ki, hepimiz susmuş, onu dinliyorduk! . {10 Mart 2013 Pazar 04:42:38}
..
Afşinin o güzel parkında oturdum,
Eski güzelliğini kendime sordum,
Çimenlerine yatıp uyudum,
Bu gün günlerden pazar.
İçerisinde tarih kokuyordu,
Çayırda sarı renkli papatyalar açıyordu,
..
Dostum şahsıma kızma, tam bir izleyiciyim,
Reklamlardan çok bıktım, belki de nefret ettim…
Sanki pazar yerinde herkes çığlık atıyor,
Aynı tezgâh önümden, günde bin kez geçiyor…
Ya şu pazar günlerim hep sıkıntı içinde,
..
Büyük bir pazar yerisin sen İzmir
Ben ne bir satıcı ne de bir alıcıyım
Burda bir pazar yeri varmış deyip
Oradan geçen biriyim
23.12.02
..
Bir pazar sabahı uğrasan ülkeme
Bir tomurcuk kondursan yanağıma gene
Uyanır uyanmaz seni görsem
Camdan akan güneş gibi içime aksan
Yeniden hayat bulsa bedenim
Bir pazar yalnızlığı uğrasan ülkeme
..
Pazar da pazar günü,
Gördüm onu kış günü
Ne mal'a,ne de mülke,
Terkedemem aşkımı.
Vay,vay anam,vaylar anam,
Bulanık çaylar anam.
..
İlk gençlik yıllarımdı senle tanıştığım
Kalbimin yerinden fırlayacaksına çarptığı
Ve bi okadarda ateşler içinde kaldığı
Biliyorum senle gelmişti bu uykusuz geceler
Birde gözümden düşen yağmur seli
Evet hayatımda biri vardı oda sendin
Sendin ya yakanda sendin yıkanda
..
Kimi pasta bulamazsanız, ekmek yiyin der
Kimi et alamıyorsanız, tavuk/balık yiyin der
Birileri de dün dündür/bugün bugündür der
Tuzu kurular yapmadıklarını halka yapın der
Kimi havyar yerken, kimi açım dese işitir azar
Duyup gördükçe olanları, içimdeki yaram azar
..
Hayallerimizi öldürdüğümüzün ilk belirtisi vakitsizliktir. Hayatımda tanıdığım en işi başından aşkın insanlar, her zaman her şeyi yapmaya vakit bulmuşlardır. Hiçbir şey yapmayanlar ise her zaman yorgundurlar ve yapmaları istenen azıcık işle bile hiç ilgilenmezler. Durmadan günün çok kısa olduğundan yakınırlar. Aslında, yürekten savaş vermekten korkarlar.
Hayallerimizin ölmesinin ikinci belirtisi sınırlılıklarımızda yatar. Hayatı büyük bir serüven olarak görmek istemediğimiz için, hayattan pek az şey beklemekle bilgece, hakça ve doğru davrandığımızı düşünmeye başlarız. Günlük yaşayışımızı kuşatan duvarların ötesine baktığımızda, kırılan mızrakların sesini işitir, toz ve terin kokusunu duyar, büyük yenilgileri ve savaşçıların gözlerindeki yangını görürüz. Ama savaşa girenlerin yüreklerindeki sevinci, büyük hazzı asla görmeyiz. Onların gözünde, zafer de, yenilgi de önemli değildir; önemli olan, yalnızca yürekten savaşıyor olmalarıdır.
Ve son olarak hayallerimizin yok olup gitmesinin üçüncü belirtisi huzurdur. Hayat bir pazar günü öğleden sonrasına döner; büyük şeyler istemez oluruz, vermeye razı olduğumuzdan daha fazlasını istememeye başlarız. Bu durumda, olgunlaşmış olduğumuzu düşünürüz; gençlik düşlemlerimizi bir yana bırakır, kişisel ve profesyonel başarının peşine düşeriz. Yaşıtlarımızın hala hayattan bekledikleri bir şeyler olduğunu söylemeleri karşısında şaşkınlığa uğrarız. Ama aslında, yüreğimizin derinlerinde biliriz ki, hayallerimiz uğruna savaşmaktan vazgeçmiş, yürekten savaş vermekten kaçmışızdır.
Hayallerimizden vazgeçip huzura kavuştuğumuzda, kısa bir dinginlik dönemi yaşarız. Ama ölü hayaller içimizde çürümeye ve tüm varlığımızı köreltmeye başlar. Çevremizdekilere karşı zalimleşir, sonra da bu zalimliği kendimize yöneltmeye başlarız. İşte o zaman hastalıklar ve ruhsal bozukluklar başgösterir. Savaşta kaçınmaya çalıştığımız düşkırıklığı ve yenilgi, korkaklığımız yüzünden tepemize çöker. Ve bir gün, ölüp gitmiş hayaller soluk almamızı güçleştirir ve ölümü arar oluruz. Bizi sınırlılıklarımızdan, işimizden ve pazar öğleden sonralarının korkunç huzurundan kurtaran, ölüm olur.
..
Sevmiyorum pazar günlerini
Ne gün doğarken ne batarken
Geçmiyor gün, gözbebeklerim aşkı görmüyorken
Yeni değil, hiç sevmedim ki
Ne gençken ne de yaşlanırken
Yaşanmıyor pazar, aşk kokusuz ve o koku gözümde tüterken...
..
Herkes sevgiliyle gezer kol kola
Bizimki gelmedi çıkmamış yola
Deseydi bari bana git güle güle
Yollarını beklemezdim bu Pazar
Görüşürüz diye yar dünden demişti
Yarın buluşuruz diye sözler vermişti
..
adını andıkça tıtırıyor hala elerim
Yillarca pesinden gezindim durdum
Aşk deryası derinmiş tanıyamadım
çal artık sevdiğim kapimi bir pazar günü
Gezdiğim her yerde ararım seni
..