Utanmaz yüzünle kirli elinle,
Kulak verde önce sen beni dinle,
Beni aptal sanarsın hırsız halinle,
Seni akılda pazar pazar satarım.
Sen gibi hırsızlar suçunu örter,
Benim aklım bana yeterde artar,
..
Günlerden bir gün sec,mesela pazar olsun.. Sabah gözlerini actiginda yaninda sevdigin olsun.... sana gülümseyen sevgi dolu gözlerle bakiyor olsun... Günlerden bir gün sec,mesela pazar olsun... Hayatinin anlami yasama sevincin herseyin biricik esin ve cocuklarin olsun.... Günlerden bir gün sec o gün günlerden sevgi olsun ogün günlerden ask olsun ogün günlerden sen olsun... Aksam olup tüm evlerin isiklari söndügünde o gün sicacik bir pazar gecesi sevgi gecesi olsun......Ecem....
..
Yine sıkıcı, hüzün dolu, yalnızlık dolu bir Pazar; yine sen yoksun be yâr.
Her Pazar biraz hüzün vardır bende. Bir o kadar da yalnızlık. Hüzün sen gittin gideli yapıştı yakama bırakmıyor. Bir yanım hüzün, diğer yanım yalnızlık oldu senden sonra. Her Pazar daha da bir ağırlık çöküyor üzerime. Hüzün ve yalnızlık dayanılmaz bir hâl alıyor. Sensizliğin hüznü burkuyor yüreğimi. İçim acıyor. Dayanamıyorum artık. Hüzne dayansam yalnızlık bastırıyor sağanak yağmurlar misali. Dolaşıyorum yalnızlığın ağırlığıyla içim titreyerekten. Sığınacak bir liman, çalacak bir kapı arıyorum bulamıyorum. Yalnızlığın ortasında hüznümle baş başa kalıyorum. Ne kadar mücadele etsem de nafile hep yenilen ben oluyorum.
Yine bugün Pazar, yalnızlık ve hüzün çökmeye başlar birazdan üzerime. Senle ilgili en güzel ama bir o kadarda acı verici, dayanılmaz ne kadar anı varsa tek, tek canlanır gözlerimde. Zehirli bir hançer gibi kara gözlerin saplanır yüreğime. Gamzelerin dikenli tel olur, sarar bedenimi. Gülüşün ateşten kor olur yüreğimi dağlar.
Ve en son gidişin gelir aklıma. Her şeye dayanan bu yürek, bu beden bir tek gidişine yenik düşer be yâr.
..
“pazar şart değildir özlemek için
günlerden pazar olsa da değişmez
gün önemsiz aşkı gizlemek için
günlerden pazar olsa da değişmez
her gün sensiz de olsa yaşanıyor
gönül sen gelecekmişsin sanıyor
..
Lise yıllarında, cuma öğleden sonraları dağılırdık Ankara'nın sokaklarına. Yetmişli yılların sonu seksenli yılların başı idi tarihler. Daha İnternet hayatımıza yıldırım hızı ile girmemiş, adı bile geçmiyor hiç bir yerde, kimsenin bu konuda bilgisi yok. Aynı şekilde cep telefonu da yeryüzün de daha kullanımda değil. İşte o yıllar biz gençlerin en büyük tutkusu, bilardo salonlarında bilardo ve masa tenisi oynamak. Aramızda bu işi çok iyi becerenler olduğu gibi, benim gibi yeteneksiz amatörlerde var; sonradan epey geliştirmiştim ama kendi hakkımı yemeyeyim...
Tunalı Hilmi Caddesinde ki Öztekin Bilardo Salonu biz liseli gençlerin en büyük buluşma yeriydi. Sabahçı olduğumuzdan, cuma öğleden sonraları, çantayı atıp, kravatları çıkartıp, spor ayakkabıları ve kot pantolonları alta çekip doğru oranın yolunu tutardık. Sigaraları da yeni yeni ciğerlerimizle buluşturuyoruz. Sonradan kokusu çıkacak ama serde gençlik var, arkadaşlarımız içiyor biz içmesek olmaz, millete hava basmasak olmaz. O yaşlarda ki delikanlı psikolojisi işte ne yaparsınız?
Cuma günü sabahı bir başka mutlu olurduk. Öğlen saat 13.00 oldu mu son ders zili çalacak demektir ve sınıfta ki kız, erkek bütün öğrencilerin gözü illa ki saatte. Hele bir de son ders, önemli bir ders değilse, beden gibi, müzik gibi, gönül yaylarımız iyice gevşemiştir o dakikalarda. Tatlı tatlı sohbetler olur son derste. Her türlü muhabbete varız gençlik olarak, ceylan muhabbeti, geyik muhabbeti, muhabbetin yüz çeşidi...
Bir de Kızılay'da Sakarya Biracıları var. Çok sık olmasa da, ara sıra oralara da takılıyoruz. İki bira, bir tabak kızarmış patates önümüze geldi mi değmeyin keyfimize. Hesap her zaman ki gibi öğrenciye en uygun ödeme şekli ''Alman Usulü'' yani herkes kendi kesesinden yesin içsin saltanatım var benim durumları diyeyim siz anlayın...
..
Gün pazar, makyajsız sessizlik
An sensizlik, sensizliğine bensizlik
Caddeler boş, kaldırımlar sinik
Gün ısısız, pazar dedikleri hissizlik
Sigaram uykulu, çayda dem silik
Gün pazar, pazar ben kadar kimsesizlik...
..
Daim sigara içenlere; sigarayı tanıyan Dünyadaki tüm tiryakilere merhaba...
Hiç sigara içmediğiniz oldu mu? (Bebekliğiniz ve Ramazan ayları hariç...) O zaman bu pazar günü bir ilk yapalım.Ve akşama kadar sigarayı hiç anmayalım ve içmeyelim.(Yani ne ismini ne de cismini ağzımıza almayalım sigaranın...)
Evvela yanımızda (çok koku yapan) kül tablası ve sigara paketlerini saklayalım.Evet şimdiki pozisyonumuz derin derin burnumuzdan nefes alıp ağzımızdan vermek..bunu hep sürdürelim..Çünkü burundan alınan nefes akciğerlerden önce beyine gider, böylece daha rahat düşüncelere girer,daha yaratıcı fikirler,düşünceler üretir beynimiz... Ayrıca hayattan severek zevk almanın örneğin içtiğiniz bir çeşme suyun bir bardak çayın bile verdiği haz bir başka olacaktır...
Şimdi sigara içenlerin üzerindeki Bu insan sigara içiyoryazısını çıkaralım..(Böyle Bir yazı yok Ama sigara içenlerin nefeslerine ve elbiselerine sinmiş olan o oksit tütün dumanı kokusu vardır..) Bu yazıyı çıkarmak için işleme tepeden tırnağa iç çamaşırlarımız da dahil olmak üzere giysilerimizi değiştirmekle başlayalım.Şu an elbisemiz değişmiş yürüyorum.Bu pazar sabahının ilk saatlarında o güzel temiz havayı burnumuza çekip ağzımızdan verelim.Akşam bir başka insan olarak yani sağlıklı biri olarak eve döneceğiz ve yarın pazartesi sabahı ilk güneş ışığı ile birlikte sağlıklı bir insan olmanın tadını, havanın bu kadar güzel koktuğunu ve gökyüzünün net olan maviliğini bu kadar güzelliği görmemizi engelleyen tek sebebin sigara olduğu bilinciyle yeni hayata Merhaba diyelim.Ve buna önce kendimiz inanalım.Sonrada çevremizde ki insanlara özellikle sigara tiryakilerine örnek olalım.Ve böyle devam edelim hayata...Hergün kaç sigaranın kaç gün ömürden aldığını hesap etmeden ne olursak olalım yaşımız ve cinsiyetimiz ne olursa olsun,hayata ve sevdiklerimize tekrar merhaba diyelim ve pazar günü başlayıp pazartesi devam eden bu hayata yürüyüşten geri dönmeyelim(İstenilirse ağzımıza bir tek kuru karanfil veya nane atabiliriz yada leblebi çekirdek yiyebiliriz.) ..Haydi...Haydi.. yeniden Doğalım ve hiç kopmak istemediğimiz bir Dünya yaratalım kendimize kendi irademizle (Sağlıkla çarpan kalbimiz,sağlıkla çalışan organlarımız olacaktır) ..Haydi..Haydi...Bu pazar günü bütün sigara severler hep birlikte başlıyoruz sigarayı bitirmeye ve çağırıyoruz tüm dünya insanlarını dünyayı ve yaşamı sevmeye...kararlıyız,bitireceğiz,O bizi bitirmeden...Onun için;
SİGARA İÇMEYELİM,HAYATIMIZI DUMAN ETMEYELİM...
..
Soğuktu pazar
Yalnızdı,
Deryada hüzün
Ummanda isyandı
Ve yürekte ateşti pazar.
Sönen çam ormanında
Tutuşan bir çınardı pazar
..
Yine geldi pazar,
Sana değmesin nazar,
Haftada bir gün pazar,
Sen ile ben belki bu pazar,
Yine bastırdım hislerimi azar azar,
Sensiz geçti yine bu pazar,
Baba yasa derken anayasa,
..
17 Mart 2013 Pazar 06:43:03
“KREUTZER SONATI” Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:
/ O küçücük, yumuk-yumuk eller! . O küçük ayaklar! . O gülümsemeler… Ne şeker şeydir bir bebek! . O tombul vücudu… Dudaklarını şapırdatışı… Hıçkırışı… / İleride kendi yerlerini alacak, esrarlı bir varlığın dünyaya geldiği düşüncesi / onlarda! . / Bir bebeğin insan yönünden önemi ortaya konulur! . / Bu neden oldu? . Diye sormak, ya da buna temel olacak bir mantık yürütmek gücü / onda! . / Bir insan da insana yakışır bir biçimde yaşamadı mı, başına gelebilecekler bir hayvanın başına gelebileceklerden çok daha kötüdür! . / {Yazar: Lev TOLSTOY – Çeviren: Rasin TINAZ – ALTIN KALEM KLASİK ROMANLAR – Sayfa Arası:114 – Kitap Cümlesi Derleyen: Kemal KABCIK – ANTALYA - 17 Mart 2013 Pazar 06:50:51}
******
..
=Ali Kemal KABCIK ve KOCA MUHASEBE GÜNCESİ==00.000.005=
=14 Temmuz 2013 Pazar 11:23:00=
Ben Kendi Sevgimin Artabilmesi İçin Çaba Harcıyorum! . Sevemediğim Her Şey ve Her Ne Var İse; BU BENİM SEVGİMİN ACİZLİĞİNDEN OLACAKTIR! . NEFRET YOK, NEFRET YOK OLMALI ve SEVGİLER, BU NEFRETLERDEN ARINMA YOLU ile; ÖMRÜNÜ UZATA, GENÇLİĞİNİ UZATA, ÇOCUKLUĞUNA ULAŞA ve BİR GOFRETLE YAŞANAN ÇOCUKÇA MUTLULUĞU: ALTI BUÇUK MİLYAR İNSAN OLARAK, HEPİMİZ DE YAŞAMAYI HAK EDİYORUZ, HAK EDİYORUZ İNANINIZ! . { Yazan: Kemal KABCIK - ANTALYA - 14 Temmuz 2013 Pazar 11:23:51 }
******
..
kırgındı bakışların o kasım gecesinde. yine ellerin yine şifalı ellerindi yetim yüreğime dolanan ne sen unutabilecektin ne ben. bir gece yarısıydı balkonunun altında ıslandıgı ruhumun yahut her agladığında benim için ah etmelerindi aşkımız... iç yanığımızdı sana ansızın yıldırımlı bir gece karanlıktan pencerene attığım güller... bir gün ansızın seninle bir yerde karşılaşıyorduk ve sarılıp ağlaşıyorduk... şimdi bilsen sevgili her pazar gittiğimiz yerdeyim masada hala adımız kazılı... ve ben hala senin için cakmagımı eve saklayıp ateş diye seni soruyorum herkeze.. ve artık kum gibiyi dinlemiyorum sen benim hiç bir şeyimsin diyor ahmet kaya..sen ne kadar hiçim varsa artık osun..ve ben herşeyimden olurda o hiç bir şeyimden olamam..şimdi sorma bana nerdesin mustafa diye biliyorsun her pazar gittiğimiz yerdeyim...buyur gel biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok ama olsun gel gözlerinle hala beni sevdiğini anlat bana..
..
yarın yine pazar ve ben oturmuş cumartesinden pazarın yasını tutuyorum ne olur hiç pazar olmasın ve ben hep çalışayım razıyım oysa ne güzelmiş seni pazarları heyecanla evden almak ve elini tutmak laleyi gitmek bunlar o zamanlar bana sıradan gelirdin ama meğer ne büyük ne neşeli ne zevkli şeyler yaparmışız seninle küçük bir kız göreyim kola kapağı ağzında oturup ona neşeyle bakıyorum geçenlerde küçük kız çişim geldi dedi ben saatlerce ağladım ne çok şey var bilsen seni hatırladan o çok beğendimiz halk evinde geceleri duramıyorum o çok severdi diye söyleniyorum bütün aşıklara çatıyorum herkese bulaşıyorum oysa sen yoksun bak artık elim telefona bile gitmiyor çünkü ben artık ben olmaya yavaş yavaş kalbimle değil beynimle hareket etmeye başlıyordum şu an yine seni düşünüyor seni yaşıyor seni içiyor ve sana ağlıyorum
..
Bugün pazar ve ben seni hiç özlemedim...
Bunca yıl,hatta ömrümce seni özlemişim ben...
Henüz bulmuşken,yeniden özleyecek zamanım mı var.
Yada gönlümde ki o yerde bir boşluk mu var?
durup dururken seni özlemenin kitabını yazayım...
Ben seni hiç özlemedim işte...
..
Siyasetin aktörleri
Maske düştü, Pazar ola!
Adam satan Pazar yeri
Dile geldi, Pazar ola! ..
Okuyana inek dedi
Yedi ayda bizi yedi
..
Pazar günü havalar güzel olunca, güneş tepede bütün güzelliği ile bize gülümseyince, ister istemez insanda havadan sudan yazılar yazıyor. Dün Cim bom maçı kazanınca bizim de haliyle koltuklarımız kabartma tozu sürülmese bile yine de kabarıyor. Başlıyoruz bugünkü Fener-Beşiktaş maçını beklemeye. Amaan boş verin ya! Fener şampiyon olsa ne olacak Galatasaray şampiyon olsa ne olacak biz bugünlerde her Türk erkeğinin olduğu gibi ekmeğimizin peşindeyiz, sonuçta hepsi yurdumuzun güzide spor kulüpleri. Yeter ki yöneticiler işi ağız dalaşına döndürmesin...
Pazar günleri bütün mesaim, çok önemli bir şey yoksa aileme ve çocuklarıma ait onu hemen söyleyeyim. Bu pazar da öyle oldu. Oğlan arkadaşlarına gitti, hanım da bayan bayana bir toplantıya, bendeniz de kızım ile doğru Gölbaşı'na. Baba kız oturduk bir kafe restoran türü bir yere, ortaya gelsin patates kızartması, yanına iki meyve suyu gel keyfim gel, değmesin yağlı boya. Bazıları diyor ''Kızarmış patates zararlı, bal tereyağı zararlı, kırmızı et zararlı beyaz et yiyin'' vallahi ben her şeyi yiyorum kolesterol de sıfır, tansiyon da, ölçtürmediğimden dolayı, işte böyle...
Göl haliyle deniz gibi değil daha sakin, dalgaları daha az, sanki daha bir dinlendirici denize nazaran. Bizler Ankaralı olarak denizden yana fazla nasibimiz olmadığı için, ufak tefek derelerle, çaylarla, göllerle idare ediyoruz ne yapalım. Ama şunun ile de kendimizi teselli edebiliriz, bizde de deniz olmadığı için İstanbul ve diğer deniz olan illere nazaran daha az kalabalık nüfusumuz vardır...
Göl kenarında Belediyenin güzel bir tesisi var çoğu zaman biz oraya gideriz. İçki satılmıyor, güzel kaliteli restoranları var, kıyı şeridi var çok düzenli veee içinde bir de tesiste tur attıran tren var, kızımda o trene bayılıyor.
..
İçim dışım bir diyen hep yalan söylemekte
Pazar pazar gezerek enay beylemekte.
..
Onsekiz bin alemin,sen en güzel kadını.
Dudaklarım zikreder, her saniye adını.
Zehir versen, bal diye, algılarım tadını.
Artık tasanı çeksem, de, ne, yazar sevgilim.
Sere serpe yat, uyu, bugün pazar sevgilim.
Gecenin bitkinliği bitmiş, yine zindesin.
..
Ya ikindi vakti, ya akşam üstü,
Çık ta gel sevdiğim, pazar günleri.
Kestane saçını omuzlarına,
Dök te gel sevdiğim, pazar günleri.
Gel çocuklar gibi güle, oynaya
Bir gülüşün değer koca dünyaya
..
Bir hafta ne çabuk geçti'mi dersin
Yarın pazartesi gün pazar günü
Yoksulluktan geçti gün bomboş
Oturdum ağladım bu pazar günü
Hayatıma bir yön vermek isterdim
Çok değil biraz gülmek isterdim
..