Eylül tüylerini serdi şehre. Altın
tüy sağnağı... Korunamaz ki bundan
hiç kimse? Kasvetli pervaz, ölü
yaz ışıklarıyla yıkanıyor. Eriyor lehim,
yorgun cam ateşleriyle meyus
ikindinin. Hatırlamak - hah - nafile!
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Lehim ve cam, atelyedeki tüp alevinden çıkan kızgın
ateşte erirlerken, yaz mevisimini , yârin ateşli dudakla-
rıuna çeviren güneş ışınları EYLÜL AYI'nda altın zerre-
lerinden oluşmuş tüylerle kaplı Zümrüdü Anka Kuşu
misali, indiği yeri altın tozuyla kaplamakta...ölü pervaz
bile bundan nasibin almakta..hatta tüm tabiat, insan bile
bu zerrelerden nasibini almakta....
Doğa'!nın Yasası bu;Eylül ayındaki ölü yaz ışınlarıyla
yıkanmaktan kimse kaçamaz ki.!..Kutluyorum...07.1.2020
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta