Hiç birimiz çocukken olmak istediğimiz kişiler değiliz.
Hiçleştik...
Herkesleştik...
Şimdi her birimiz ilk hislerimize olan yabancılığı yaşıyoruz.
Ölmüşüz esasen yaşamayı bekliyoruz.
Yağmur yağıyor yine,
Kasım'ın kim bilir kaçıncı akşam üstü?
Her yer karanlık,
Sanki geceyi beklerken,
Gece olmuş bir gündüzü öykülüyorum...
Bir sokak lambasının altında,
Umutlarımı muaf tutmam gerek senden.
Çünkü koca bir yarasın sen,
içime ilmek ilmek teyellenen.
Mert adında ki her erkek Mert,
Onur adında ki her erkek Onurlu olsa,
Adam dediğin Ütopya olmaktan çıkardı.
Ve ruhum çıktı bedenimden,
Uykulu gözlerimi asıyorum geceye,
Ki uyku ölümün en tatlı hali...
Ve sen benim vatanımdın
Ki ben senin dışında hiç cenge çıkmadım
Ne kalbini kazanabilidim
Ne de ruhunu fet edebildim
Ben ne kötü
Ben ne başarısız bir komutandım
Benim Arafım yapmadıklarımdır.
Toplum ve diger hersey yüzünden yapamadıklarım....
Boynumdan yukarıları öperdin hep dudakların,
Bir Lilyum koklarcasına narin,
Ara ara avuçlarımı öperdin, ben kızardım.
Oysa ki ne kadar güzel yakışıyordu dudakların avuçlarıma.
Kötü bir haberim var.
A noktasından kalkan bir aşk B noktasına hiç bir zaman ulaşamayacak!
Hiç atlı karıncaya binmemiş bir kız çocuğuydu o!
Benim gibi yani, lunaparkları seven ama gitmeyen...
Saçlarını kendi keserdi, üstünü başını kendi....
Ayaklarını haince vuran ayakkabıların yaraladığı çoraplarını,
Kendi dikerdi, içinin acısını elleri ile diken her kadın gibi...
Musluk suyundan kireçli demlerdi çayını!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!