Sonbahar yaprakları gibi döküldü
Çocuksu altın gülüşleri
Döküldü sevdanın süt dişleri
Kuşanmıyor zırhını o mağrur güven
Onurunun da boynu bükük
Aşkı kirletmeyelim
Sevgilim.
Biter ömrü bilirim...
Bir günün
Geçmez bir gecenin
Bitmez görünen bir dağ tünelinin
Gün batımı…
Akşam kızılı düğmelerken iki yakasını
Usulca Sultan Ahmet’le Üsküdar’ın
Gündüzle gece kavuşurken birbirine
Gökyüzü ve yerin bile iki yakası
Bir hicret lazım bize ey sevgili
Suskun bir diyardan...
Bir sonbaharı unutmuş kuru kargışlı topraklardan
Ölesiye suskun insanlardan.
Mavinin sırça yaldızı kaçmış grisi bozuk gökyüzünden..
İfadesi kaidesi bozulmuş ıssız boş inançtan.
Atardamarlarından boşaltırken hayatı
Uzaklardan,
Hükümsüz bir ölü komutan kelimeler
Yüklerdin,
Sandıklara kilitlediğin dost satırlara
Hiçbir şey göründüğü gibi değil
Ya göründüğünden hep fazla
Ya gönülde olandan bir eksik
Buzdağınca bir manzara
Gerçeği hep derinde garip esrik
DÍNER ...
Bir gün.
Evrenin yaşam ağrısı
Kayalara vuran rüzgarın sesi
Dalgalarda köpük
Kısa bir ebruli düş
Yarım... hep ölesiye yarım
Yarım her şey hayatta
Yarım hep güle yazmış adımlar
Yarım sevdaya yatırımlar
Yüreğini delmeden sevecek
Yürekten...
Nazsız , niyazsız , sorgusuz
Sorguladığına razı
Sorgulamadığına özensiz...
EŞİK
Bir eşikte değişir insan...
Bir eşikte kirlenir ve kaybeder inancını
Bir eşikte unutur ardında bıraktığını
Anlayınca ayırt eder kendine kalanlardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!