Bir sonbaharda gel sevgilim
Oluk oluk çatılardan akan
Bereketli yağmurlar ardından gelsin
Susuzluğa şifa, serinlikle gel
Gökyüzünden gelen ilk haliyle
Kül kokusu gelince derin,
Usul hafif adımlar giyinerek gitmeli
Yormadan asaleti, yorulmadan gitmelerine
Hafif telaşlı bir hüzün giyinmeli
GÖĞE TIRMANAN BAKIŞA
Ördükçe ördü de hayatı
Uzadıkça uzadı yollar
Hani bir
Bir otursak anlaşacağız
Bir otursak anlayacağız
Bir kere çay içebilsek beraberce ve zamanı unutarak
Bizim de acılarımız oldu biz de kelimelerin bedelini ağır ödedik
Biz de hiç yaşayamadık şöyle rahatça gerine gerine huzurla
Baharları o özlediğim baharları mıdır bu şehrin?
Bir şehir ki çığ seli insanlarında bir de ben varım…
Martılarının kanatlarında özgürlüğü soluduğum
Vapurlarında bir bardak buruk çay tadında
Gün batımında yeni bir son bahar düşlediğim…
KALÎ ve BILGE
Yaşamı yenileyerek yeniden sunan
Ve elleriyle usulca alan
Hayatın sırrı atmış yüzünü
Yeniden dokuyan
Yalnızlığı seçenler
Giden öleyazmış adımların
Boş sokaklardaki arayışlarını dinleyen
Manolyaların sessiz dilini iyi bilir
Gökyüzünün sonsuzluğunu
MARTI TELÂŞI
Ayrı yönlere doğrulmuş iki ayrı yol gibiydik
Ayrı yataklardan çağıldayarak uzaklaşan iki ırmak
Ayrı dipsiz denizlere dökülen
Saçlarını ayıran zikzak çizgiler gibi
Hayatın
Gidişli gelişli sarp yollarını
Yara bantlarıyla bezeyen
Narin dokunuşlu çocuk
Beyoğlu hüzünlenirken yalnızlığına
Gururla içre dönük
Her gün daha yalnızdır Galata Kulesi
Kalabalıklaşırken etekleri ona tutunan gözlerle
Elemli bakar sevdalısına, Kız Kulesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!