sana bir yudum su getirdim
ve biraz ekmek
ben istediğimde susayıp
acıkman için
bir kitap yazdım sana
Bir evin daha ışıkları sönerken
gözlerinin parıltısı eksilir
İnsan gürültüsü azalır
Geriye saçmasapan
korna sesleri kalır
'Saçlarına kan gülleri takayım'
Kavganın ve umudun rengine bürün
öp gözlerimden
Kızıl ve mavi
Kulağına türküler söyleyeyim
Kazıklı Voyvoda'ya söven memleket
insanını maddi manevi kazıklara oturtur
yetmedi silindir geçirir üzerlerinden
bilmeyenler kader sanır
bilenler azaba gönüllüdürler
kaçıncı gençliği toprağa verişimiz
kalanların gözlerine nasıl bakabildik
ölüm bize arkadaş mı olmuş ne
hala anlayamadığım
on yıllardır
Fuzûli su diye inler ya
'niye çıktın gurbete' benzetmesini duysa
kahrından kasidesiz ölürdü
onun takıntısı başka çağlar öncesi
bizimki başka zamanın son halinde
deprem kuşakları üzerinde
geçen bir ömür
titreşimler derin ayrıntılarda
bir bakarsın ölüm günü
çok daha yakındır
doğum gününden
bak şu anda tam şurada
gözlerine mim koyarken
kara ölüm geçti üstümüzden
bir kez daha
esip duruyor eskiden beri
belki yarına katlanamam
gel bugün öpelim
gözlerimizi
belki yarın kulaklarım körelir
gel bugün anlatalım
o subayın gözlerine mi meftundu
sarı yaldızlı meçine mi
nerden bileyim
görece usulüyle evlendirip
atıvermiştir kendini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!