Lisans derecesini Çukurova Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden “yüksek onur” öğrencisi ve bölüm birincisi olarak 2010 yılında aldı. yüksek lisans derecesini ise Barcelona’da Pompeu Fabra Üniversitesi’nin siyasal ve sosyal bilimler enstitüsü’ne bağlı “güncel demokrasiler; milliyetçilik, federalizm ve çok-kültürlülük” bölümünde 2012 yılında tamamladı. Yüksek lisans tezini, çatışma konseptinin sosyo-psikolojik algısal temellerini baz alarak, “hayalet kimlik” adlı bir kaos hipotezi geliştirerek hazırladı.
Avrupa konseyi gençlik hizme ...
Kuşlar vurulduklarında o naif kütlelerinden önce kanatlarındaki özgürlük yaralanır(mış) ..
Özgürlüğü yitik gökyüzünden koparılan her kuş, ölümü daima ensesinde hissedeceği o ebedi hüznü taşır(mış) ..
Öyle ya, özgürlüğünü kanadında(!) taşıyan her canlı için artık ölmekle kalmak arasında hiç bir fark kalmamıştır..
Kuşlar yok olurken önce özgür kanatlarından, sonra emanet canlarından olurlar(mış) ..
Bil ki varlığının tesellisi ile yasıyorum,
gülü solmus bir hayatın dikeni ile yetiniyorum,
ahh bu bende ki sen var ya
ne yapsam az biliyorum...
Arasıra tutup kulağından çekilince inciniyorsun,
kaç kere sökük yelkenle dümen aldın sen
git! git hiç durma
elbet birgün batıracaksın bu gemiyi
koca mavi okyanus çağlayacak ardından
kaç kere varlığına hasret bıraktın beni sen.
Asi ruhun isyankâr yine bedenine
Alıp başını gitmek ister bilinmezlere
Her defasında kaybettiğini bile bile
Sakın ha! Buraya kadarmış deme!
Şimdi zamanı değil pusmanın...
Kaç! Sığınma ecelin gölgesine.
inan seni tanımasaydım, cehennemi asla vicdanıma anlatamazdım.
bak neredeyse tanrıya ilahi adalete haksızlık etmiş olacaktım!
ama öyle bellettin ki bana herşeyi,
hani sadece kendinden değil,
olası tüm günahlarımdan da kurtardın!
Sevgi cümlelerinizin arasında 'ama'lı bağlaçlar varsa, gönülle mantığınızın da arasında 'ama'n'sız çatışmalar vardır..
İşte o 'tutku ve gerçek' gibi düşman kavramların keskin bıçaklara bilenmiş salt ortakları 'aşk'ın her değişinde, acısıyla mazoşist bir haz bıraktığı sıyrılması zor bir sevdadır..
bir çocuk düşlüyorum beslan da,
susamış!
suya değil, bir yudum insanlığa.
anlamını bile bilmediği kavramların
bedelini ödemek için bekliyor
ölüm kuyruğunda...
Biliyorsun sende değil mi?
Senden önce öncem yoktu
Senden sonra sonram yoktu
Benim tek miladım sendin.
Seviyordun sende değil mi?
Senden sonra sırtlandığım yalnızlıkların çırpınışlarından, dımdızlak iki ihtimalle kala kalmıştım ortada..
İlki, soyut yansımalarınla cebelleşen salt sürtükçe bir varoluş çabasına esir olmaktı.
Yani o “yürek batımı” anılarının, bir nevi kadrolu kaltağı rolüne “soyunmaktan” ibaretti sadece..
ben gibi sevme sakın,
gönül bağlama dağlara, taşlara..
boyundan büyük aşklar biriktirme kalbinde
küçücük bir kibritle yok olmasın!
senin de düşlerin vardır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!