Tozlu raflarda kendine bir yer bulur belki satırlarım,
Öksüz Aralık ile yetim Haziran'ın sohbetini böler mi şımarık bir Nisan ayı?
Onları tanıyan yok mu yoksa?
Tanıyan yok mu onları?
Tozlu raflarda yalnız bırakılmış bir şiir kitabı tanır belki onları.
Hangi ressam çizebilir gözlerinin bir benzerini?
Kaç kelime tarif edebilir yekta güzelliğini?
Seni yaşamak arzusu,
Bu seni yaşamak arzusu mahvedecek beni.
İnsan günün sonunda biri onu duysun, anlasın istiyor.
Ama duyulmak istediği insanla içinde birikenler aynı insan olunca...
İşte orada kıyamet başlıyor,
Dil susuyor, kulaklar sağır, gözler ağma oluyor,
Sanki kalp duruyor da ruh bedenden çekiliyor,
Dünyadaki tüm çiçekler soluyor, gün yerini ebedi karanlığa bırakıyor
Beni hatırlayacaksın,
Boğazdan kalkan bir vapura bindiğinde,
Şişenin dibinde kalan son şarabı içtiğinde,
Yürürken gözüne çarpan bir şiirin mısralarında,
Sokakta çalan bir yaz akşamı şarkısında,
Hatta bir kediyi sevdiğinde ya da bir laleyi kokladığında.
Yine seni düşündüğüm saatlerdeyiz.
Gerçi, saatin kaçı gösterdiği pek mühim değil.
Benim saatim zamandan bağımsız, hep sana beş kalayı gösteriyor.
Kafamın içinde yine bir şarkı çalıyor. Senin sesin bu! Sen mi geldin yoksa?
Saçmalıyorum. Sen gelmezsin ki.
Birkaç parça fotoğraf kaldı geriye.
Gözümde canlanırken hafızamda kalan silik hatırlar,
Kutsal emanetlere dönüşüyor tüm fotoğraflar.
Gözlerimin ta içine bakıyorsun fotoğraflarda.
Birer birer kaydırıyorum parmaklarımda,
İlkinde gülümsüyorsun, yanındaki kedi gülüşünü kıskanıyor sanki.
Şiirler yazdım sevdaya dair,
Hüzne dair ve umuda dair.
İstanbul'u anlattım bazen,
Bazen baharı, bazen rüzgârı, bazen şarkıları,
Bazen de bir sokak lambasını ya da bir bankı,
Bazen de seni, ve aslında hep seni
Mesken tuttum tenini,
Gözlerine divaneyim.
Karşında aciz, dudaklarında sermestim.
Nazenin sevgilim,
Senin yokluğunda ben en âlâ viraneyim.
Yine bir şeyler karalıyorum anlamsızca.
Kağıtlara döküyorum içimdekileri, sebebini bilmeden.
Kendi sesimi mi duymak istiyorum, yoksa biri beni anlasın mı istiyorum, bilmiyorum.
Belki sadece kelimelerin ardına sığınıyorum.
Beni benden iyi tanıyan, içimdekilere ayna olan dizelerde arıyorum çareyi.
Farketmemiştim;
Sen benden giderken, beni de kendinle götürdüğünü.
Bir insan evinden ayrılırken, eşyalarını da götürdüğü gibi,
Sen de giderken sendeki beni götürdün.
Gülüşümü, bakışımı, hislerimi...
Seninle beraber olmanın sevinciyle yaşadığım günlerimi götürdün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!