Ben kiminle oynayacağım Azize,
Sen yoksan?
Nasıl öğreneceğim,
Başkalarıyla oynanan başka oyunları,
Nerelerinden tutacağım,
Nerelerinde duracağım Azize?
O oyunlar asla bizimkilere benzemeyecek Azize.
Onlardaki şiir,
Şeker, tuz, biber,
Onlardan sağılacak coşku
Onlardan alınacak zevk,
Farklı olacak.
En iyi sen bilirsin,
Ben iki kişilik oyunları seviyorum Azize,
Seninle oynadığımız gibi olanları,
Gözlerimizi bağlayıp oynadığımız oyunlar vardı.
Dillerimize şekerli, biberli şiirler
Ya da, türlü yabancı diller sürdüğümüz oyunlar
Ellerimizle tenlerimize, gölgelerimize,
Rengârenk sevda çiçekleri çizdiğimiz oyunlar.
Rüzgârla paylaştığımız,
Rüzgâra karşı ve bütün gücümüzle oynadığımız,
Müzikaller vardı.
Geceleri ışıkları söndürür,
Dalardık okyanuslarına dünyanın.
Boğuşurduk,
Azgın dalgalarla.
Karanlık gecelerimizden balonla,
Eski zamanların,
Uzak coğrafyaların üzerinden uçardık.
Oyun bizim oyunumuz; düş bizim düşümüzdü.
Kuş tüyünden birer kalem,
Az mı yazdık
Bize fısıldanan eski zaman sevdalarını,
Perdeleri az mı kapattık Azize,
Az mı yelken açtık
Sevdanın uzaktaki renkli ülkelerine
Neler yaşadık.
Şimdi sen,
Bu kapıdan çıkıp gitmişken,
Ben kiminle oynayacağım Azize?
Ben nasıl ben olacağım Azize?
29.11.2010
Şahbettin UluatKayıt Tarihi : 29.11.2010 23:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!