Çocuk odasının tavanındaki yüz mumluk ampul yandığı zaman güneş doğuyor., söndüğünde gece bastırıyor ve komodin üstündeki abajurun içinden ay doğuyordu...
Çocuk odasının içindeki tren de işte tam bu saatte hareket ediyordu...
Çocuk odasındaki tren o gece garda bekleyen yolcuların hiç birisini almadan yola çıktı...
Sert plastik kokulu dağların arasından., mavi muşambadan yapılmış göllerin kenarından., tahta köprülerden geçti... Hemzemin geçitlerdeki kontrol memurları gibi hareketsiz ama lastik yumuşaklığında ve yemyeşildiler tren yolunun kenarına sıralanmış ağaçlar...
O gece gardaki yolcular arasında bekleyen bir çocuk., kendi evinde tren yolunun kendi evindeki odanın içinden geçmiyor olmasının acısı ile iç çekiyor ve kendini almadan giden bu trene elini uzatıp tutamayacak kadar ve uzaktan bakıyor ve ağlıyordu...
.,
Çocuk odasındaki tren o gece turunu tamamlayıp geri döndüğü zaman istasyonda kendisini bekleyen hiç kimse kalmamış ve odasının içinden tren çocuk yüzündeki bir gülümseme ile çoktan uykuya dalmıştı...
. . .
Garda bekleyen yolcuları almadan yola çıkan trenler., geride en azından
gözünden iki damla yaş dökülen bir çocuk bırakabileceklerini unutmasınlar ….
Ve sizin eviniz hiçbir zaman oyuncak trensiz kalmasın...
. . .
Kayıt Tarihi : 20.11.2022 12:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!