Yine geçiyor aynı yoldan
dükkanımın önünden
gözlerimin önünden
Aynı gri pardesü
Aynı kırmızı eşarp
saat; usulca, sessizce ilerler
gözler kapanır yavas yavas
hatıralar canlanır karanlık odada
birden, 'Düs Vakitleri' gelir çatar
'sessiz bir park köşesi
serin bir sonbahar günü
Son vapur da demir aldı rıhtımdan
-sessizce-
Son seferdi bu, öteki kıyıya geçen
-binebileceğim-
Dudaklarımda tebessümü türkülerin
Ufukta güneş batmak üzereyken
Sözler nasıl da anlamını yitiriyor bazen değil mi?
Bir anda kelimeler düğümleniyor boğazımda
Her şey susuyor
İnsanlar, arabalar, gemiler, tramvaylar…
Her şey duruyor
Nehirler, taşıtlar, zaman…
Yüreğin Gücü…
Yürek, öyle büyük bir umman ki sınırlarını hayal bile edemezsin… Nice badireleri atlatmış, nice güçlüklere göğüs germiş de “bana mısın” dememiştir.
Yürek o denli güçlüdür ki; bazen kendi bile şaşar taşıdığı yüke… Yalnız bir tek yolu vardır yüreğin yükünü hafifletmenin o da; “-adına dostluk diyorlarmış; öğrendim.” Dağları yarıp gelen çağlayan, çılgınca vururken sularını uçurumun dibine, sesinde bir tek şeyi fısıldıyor; biz ayrılamayız: -Toprak ve Su-.
Bir türkü getirdim sana!
-sevdalı gönülden çıkmış-
bir esaret türküsü.,
bir yürek yangını,
hasretin onulmaz acısı
ve hüküm giymiş gönüller.
Ölümüm eli-N-den olacak bu gidişle
Bir fincan kahveni içeceğim
Kırk yıl hatırın olacak
Ve hayatım o hatırla, ellerinden içtiğim
Zehirde son bulacak
(g.m.) 23:05 03.09.2000
Yıllar geçtiğinde aradan
Beni hatırladığında
Hala hüzünlenebiliyorsan
Gözlerinden iki damla yaş akıyorsa
Ve beni nasıl deliler gibi
Sevdiğini düşünüyorsan
Gözlerimden; kan tadında kırmızı
yaşlar damlıyor
Tel tel dökülüyor üzerime
Bu yaşlar ne sevincin çığlığı
ne de acının hıçkırığı
Bu yaşlar ne sevinçten
Yorgun mu omuzlarım
Hayat yükünü taşımaktan, yıllardır?
Yorgundu omuzlarım
Yıllardır taşımaktan hayat yükünü…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!