Dandili dandili danası
Yeğenimin çöçedir anası
Delikanlı, yakışıklı babası
Ceylan gibi boylu, poslu halası
Nur yüzlü, ak saçlı Hacı dedesi
Keyveni’nin, kepçe sallamasında
Çocuğun, sokakta ağlamasında
Aşığın, saz çalıp söylemesinde
Anamı görürüm, dua ederken
Gökteki yıldızın, parlamasında
Hayatını adamış, çoluna çocuğuna
Çalışıp hizmet etmiş, vatanına yurduna
Durup dinlenmemiş, düşmüş geçim derdine
Halinden memnundur, bizim emekli
Maaşına zam bekleyip, avunur
Laf söyletmez, partisiyle övünür
Bilir bilmez, hükümeti savunur
Aklına mukayyettir, bizim emekli
Yapılan zamla, üç somun alamaz
Ay sonunda, taksitini veremez
Ölmek istese de, borçsuz ölemez
Gene de mudara etmez, bizim emekli
Giysisini hayırsever, birisi almış
Maaş kuyruğunda, uyuyup kalmış
Güz çiçeği gibi, sararıp solmuş
Devletine dua eder bizim emekli
Gözleri görmez olmuş, beli bükülmüş
Yoksulluktan diş kalmayıp, dökülmüş
Ceketi eskimiş, kolu sökülmüş
Allah’ına şükreder, bizim emekli
OSMAN KEZİBAN
09.10.1991 /MERSİN
Ormanda odunu, ocakta sacı
Üç çocuğu erkek, beşi de bacı
Gurbetin kahrı, zehirden acı
Bu hayali nasıl kurdun, sen baba
Evlatların okuyup, tümü dağıldı
Çevrede her birinin adı anıldı
Buna da, alnın yazısı denildi
Geleceği nasıl gördün, sen baba
Lafını sözünü, bilen biriydin
Ömrünce çalıştın, yoruldum demedin
Önderdin dürüsttün, haram yemedin
Babaların babasıydın, sen baba
Değeri ölçülmez yaptıklarının
Biçtin ürününü, ektiklerinin
Gördün mutluluğunu sevdiklerinin
Tüm çevrene örneğiydin, sen baba
Gözlerin gülerdi, seksen yaşında
Methiyen yazılı mezar taşında
Torunların çalışıyor, masa başında
Asırlara damganı vurdun, sen baba
OSMAN KEZİBAN
27.10.1996 MERSİN
Bu şiiri babası; babaların babası ALİ KEZİBAN’A İthafen yazmıştır.
İyi dinle kulağını ver bana
Tutman için bir öğüdüm var sana
Kanmayasın mezhebine, soyuna
Önce Ablayı, sen sor Dedim Ya!
Bu muhabbeti her zaman açma
Ablası olanın diline düşme
Edeb’li, haya’lı deyip de şaşma
Yüceni, enginine çeker Dedim Ya!
Ablası kazar, küçük bir mezar
Yuvana yılanlar akrepler saçar
Azrail kapında fermanın yazar
Alaca baharını, güz eder Dedim Ya!
Eğilmez sanırsın, eğilir başın
Yanağından süzülür, akar gözyaşın
Ovandan, düzünden eksilmez kışın
Hecende kafiyeni, bozar Dedim Ya!
Söylenenleri batıldır sanma
Yüzüne, gözüne kaşına kanma
Tatlı dile, güler yüze aldanma
Geceni gündüzüne, katar Dedim Ya!
Koşullusun güzergahın pek dardır
Zamanla başından eksilmez dır dır
Bu sözlerde asırlık tecrübe vardır
Buz kaseye, çorba koyar Dedim Ya!
Güneş olup, longozlara doğsa da
Sürüleri, meleşerek dağa ağsa da
Ablası huri melek olsa da
O kız bize gelin olmaz Dedim Ya!
15.09.2009
OSMAN KEZİBAN
Not: Bu şiiri canımdan çok sevdiğim torunuma ithaf ediyorum.
PİYNAR DAĞI sınırında bulunur
Tepesinden TOZLU YURDU görmeli insan
SÖĞÜTCÜK de ırgat ekin biçerken
Ellik seslerini duymalı insan
SİNEK TEPESİ çıplaktır önünden geçilir
... Göller arasında sürü seçilir
Görümceeeee….., Görümce!
Dağ ardında kalasıca,
Ayda, yılda bir görünesice,
Huzuru elde göresice görümce.
Evinde yan gelip yatmayasıca,
Bir yaşına geldin, gördün dişini
Yedi yaşına gelince, dik tut başını
Varıp gördüğünde, on beş yaşını
Okuma sevdalısı, olasın kızım
On sekizde yaşın, rüştüne erecek
Şu dağların sarışını
Arasan da bulmazsın eşini
Tatlandırır, tencerede aşını
Bilinmez kıymetin cız erik.
BİLESİN
Mara’nın, Gövde’nin karı eridi
Göksu’ya derelerin suyu yürüdü
Avşar ovasını duman bürüdü
Silifke’ye bahar geldi bilesin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!