Ne türküler yakıldı toprağına taşına.
Kurban olayım senin Lazına, Dadaşına.
Çerkezi, Gakkoşu, Kürdü basayım bağrıma
Buram buram tütüyor Anadolu burnumda.
Çalsın dertli zurna, Çorum halayı çekilsin.
Gözüm resmine aşiyan olsa da
Yar yanında, yar özlemi çektim ben.
Sevda beni dağdan taşa vursa da
Yüreğime aşk fidanı diktim ben.
Bir gülsen bana…
Gözlerinin ışıltısı coştursa yüreğimi.
Çıksam en yüksek dağlara,
Haykırsam seni sevdiğimi
Bir gülsen bana…
Ana kız! Daha ne kadar bekleyecez?
Ayşem orda, ben buradayım.
Off! .. Çaresizlik adamı yoruyo be ana.
Bir ayağa kalkaydım,
Ellerini öper isterdik değ mi ana?
Sen yârim ol, ben aşığın olayım.
Kor ateşte derdinle kavrulayım.
Gelmezsin ki, ben de huzur bulayım.
Beni güldürecek bir yâr yok imiş.
Az sanırdım, benim derdim çok imiş.
Şehrin ortasında
Yüksek binalar arasında
Yıkık dökük bir ev…
Rengi soluk.
Havası puslu.
Kapısı kilitli.
Önümde bir hayat akıyor,
İçinde yalnız o, bakıyor…
Önümden geçiyor bir alay,
Kapısı açık bir saray…
Son veda şarkımız çalıyordu.
Başka bir veda daha olmayacaktı
Çünkü dönmeyecektin…
Sanki artık benim olmamaya yemin etmiştin.
Otobüsün kalkış saati yedi buçuk olmuştu.
Bu rötarı beklemiyordun.
Ya hayat otobüs yolculuğundan ibaret olsaydı...
Yola çıkarken uyarılsaydık,
Bilseydik hangi ilden yola çıkıp
Nereye varacağımızı…
Ara sıra camdan izleseydik,
Geride bıraktığımız her şeyi…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!