Sabahyıldızı bir hırsız gibi uyandırdı beni
Bir kartal gülümseyişi buğday tarlasından geçti
Yılanlar ilk sütünü içerken
Çakıl taşları tuzlu
Lodosla güreşir bir kanat gölgesi
Bir iğde kokusu savrulur rüzgârla
içimdeki bozkıra
Cebimde üşüyüp kalmış beyaz gül
Hayal kümülüsü sam yeli doldurur ağzıma
Alacakaranlık kollarımda
bulutların gölgesi ile vuruşur
Bir yusufçuk irkilir yüzümde
Parmaklarımdaki bıkkın yıldızlar kayar gökyüzüne
Dilimde günü geçmiş dualar buruşur
Tüllerde isli yalnızlığımın tozları
Suda aşındı korkularım
Limon sandıklarında gizlenmiş bohçalarda eskittim anne huzurunu
Perçemlerine yağmur damlası iliştirilmiş bir Nisan arıyorum
Oysa yağmur kendini çürütmüş bir çıkmaz sokakta
Kundaklanmış çocukluğumun cenneti
Pınarları kurumuş kara büyüden
Pembe çiçekli muşamba örtülü masaların
renkleri soluk
Gelincik kırmızısı gülümseyiş
kurtlanmış tahta masalarda
Kenarları kırık mavi bilyede oynayan çocukluğum
kaydı ellerimden mazgalların arasında kaybettiğim
Zaman dingin bir limana kürüdü
lodoslu yüreğimi
tortusu bir şarkıda
deniz suyuyla çalkalanmış mayhoş bir lezzet
ahşap fıçılarda
Saçları örülmüş bir kız hatırlıyorum
yalnızlığa ve ayrılığa yaslanmış omuzları
yazlık sinemalarda
……………………..
Ey ormanı yanmış ebabil!
Koy tabuta ölümü ve
Çocukluk gömleğini giy!
Kayıt Tarihi : 19.8.2021 21:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!