Orada Olmayan Trenin Orada Olmayan Yolcusu

bir şeyler görüyorum, bir şeyler oluyor derinlerde.
ve sanki bir tren geçiyor olmayan bir duraktan.
duranlar, bekleyenler, el sallayanlar,
-ki o el neden sallanır Allah'ım-
gözü yaşlı ve aslında hiç olmamış yolcular.
olmayan bir de ağaç var
olmayan ray kenarlarına hiç olmayacak şekilde dikilmiş.
ulan sen neyin nöbetindesin?
yani hangi kaçağı tespit ettin bugüne kadar?
hani sanırsın, bir gideni döndürmüş gibi yolundan,
öyle de gururlu, o orada olmayan ağaç.
ve orada olmayan yolcular,
hepsi de mağrur ve dimdik hayata karşı.
her birinin gözyaşı,
bugüne dek hiç görülmemiş bir tedirginlik kokuyor.
yahu yani ne tarafa gidiyor bu yol?
sigarayı ve üzülmeyi bırakmıyorum bu yüzden.
gözümün yaşarması dumanından sigaranın,
kalemim de bu yüzden tütüyor -merhaba süreya-
kelimem gibi.
neyle besleniyorsan o öldürecek seni, bilmiyorsun.
nerelere gidiyorsan oralarda öleceksin, bilmiyorsun.
nasıl yaşadıysan öyle öleceksin, bilmiyorsun.
yahu yani nasıl olursa olsun, öleceksin.
bilmiyor musun?