Türkiye Cumhuriyeti'ni kaybetmek istemiyor.
En önemlisi Türkiye Cumhuriyeti'nin yarım kalan Atatürk devrimlerinin tamamlanması adına bir yönetime geçmesine hiç tahammül edecek hali yok.
Şu anda ki yumuşak karın bol taviz veren mecburiyet ya da aynı yolun yolcusu diğer cenahtan birileri bunun için hazırlanıyor.
{}▪️Doyumsuz İştahlı Olmanın Yeniden Düşmanlık ile Biten Sonu ▪️{}
Bilgi evrenseldir. Bu sebepledir ki bilginin sömürge ve güç devşirmek yoluyla tehdit aracı olarak kullanılması evrensel ilkelere aykırıdır.
Sadece sömürenlerin koyduğu kuralların geçerli olduğu bir dünyada yaşamayı kabullenmek ilkesiz, omurgasız ve tehditlere boyun eğen esir toplumlara özgü bir tavır veya tutumdur.
Yeryüzünde ne kadar yalan ve yalancı varsa, her tüylü hırsız talanın, hilenin, sahtekârlığın, arsızlığın, soysuzluğun, doyumsuz aç gözlülüğün, kanın, savaşların, silahların, her türlü terörün, zulmün, vahşetin, şiddetin, aldatının, ihanetin, cehaletin, illetin, zilletin, sömürünün, soygunun, algı operasyonu saldırının, psikolojik projenin arkasında yalan ve yalancı insanlığa yabancı küresel destekli batı kaynaklı yayılmacı katkılı bir barbar çaba var. Hiç utanmadan birde dünya barışı vb sözleri ağızlarına alıyorlar. Barış batının ağzına alabileceği en son kelime olabilir. Size bir tek yeryüzü insanlık katili demek yakışır. Ya o vahşiliğe hala dostum diyen iç benzerliğe ne demek gerekir.
♾️Önder Karaçay♾️
Ahlaklı olan bir inanç hileye ihtiyaç duymaz. Dinleri var diye asırlar boyu ahlaka hiç ihtiyaç duymadılar. Oysa dinleri kin üretiyordu. İşte bu kanlı haçlı anlayış yeryüzünü yaşanmaz hale getirdi. Utanmadan savaşa bahane üretmek için dünyada ki insan sayısı azaltılması gerekir diyerek böyle bir karar verme haddini kendilerinde görecek kadar ahlaktan yoksun hellerine tavan yaptıracak bir tutum sergiliyorlar. Oysa yeryüzünün sorunu bir kaç kendini bilmez doyumsuzun madde azgınlığı tehdit gücüdür. Doğa yarattığı her canın rızkını verdi haçlı çaldı. Sorun budur. Tufan işte bu arsız anlayışı soykırımcı olacak ibreti alem etti. Yeryüzünde kaybolan siyasi etik bunu görmezden gelecek kadar ahlaksız bir yapıya büründü. Batı toplumların bu kanlı soykırım karşısında ki duyarsız tutumu bu suçun ortağı olduklarını ispat etti. İçimizde ki batı işbirlikçi kim varsa sermaye, siyaset suçu sabit belgeli olanlar da bu suça ortaktır. Etik ahlak ilkesi bunu görmeyi gerektirir. Elleri ve kinleri kanlı kaldılar.
♾️▪️Önder Karaçay ▪️♾️
12 Eylül 1980 sonrası kendime sorduğum ilk ve tek soru buydu?
Yanıtı da bu soruya uygun oldu.
Düşünen ve kendi yararına çalışan bir ulus olmak yerine düşünceye, sorgulamaya düşmanlık eden ve pranga vurarak kendisine çalıştırmak isteyenler zihniyetlere destek veren toplumların kargaşa ve karmaşasının bitmeme sebebi misyoner ithal biat ve itaat kültürüdür.
Batı dünyası, dinleri dünyayı madde gücü ile sömürmek için yayan karanlık bir şiddet barbarlığıdır.
Batı dünyası hiçbir zaman bir aydınlanma savaşı vermedi.
Kendileri dışında kalan her toplumu din, bilim, teknoloji, siyaset, sermaye, medya ve kendini satanlar ile sömürge düzeni kurdular ve bugüne kadar gelişmiş bir medeniyet yalanı ile adeta talan edip dünyanın madde gücünü yuttular.
En başından gelecek olan eleştirilere yanıt vererek yazıya başlamak istiyorum.
Batı'nın zihniyeti hakkında okurların tüm ulusumuzu uyarması ve eğitmesi konusunda çok dikkatli olmalıyız.
Devrim yapmadan önce alt yapı sağlam olması gerekir.
En başından gelecek olan eleştirilere yanıt vererek yazıya başlamak istiyorum.
Batı'nın zihniyeti hakkında okurların tüm ulusumuzu uyarması ve eğitmesi konusunda çok dikkatli olmalıyız.
Devrim yapmadan önce alt yapı sağlam olması gerekir.
Yönetimde meşruluğun kaybolduğunu, ekonominin özelleştirme talanı sonrası batırıldığını, hukukun tek yetkiyi koruduğunu, tek yetki niyetin de nereye hizmet ettiğini artık herkes biliyor.
Gemi batınca gemiyi batıran kaptan ya kaçar ya da gemiyi batırdığını itiraf eder geminin sahiplerine hesap verir.
Öyleyse gemiyi batıran kaptanın, yerine kaptan olmak isteyen yeni taydanın ve geminin gerçek sahiplerinin durumu nedir?
Gemiyi batıran kaptan kendisinden sonrası için planlar yapıyor, hukuk sopasını pazarlık yapma gücünü korumak için kullanıyor, gemiye aynı yetkiler ile kaptan olmak isteyenler de mağdur edebiyatı ile her iki taraf olarak aynı yere hizmet ederek ve soyguncu düzene hizmet etmek istedikleri için geminin sahibini yeniden aldatmak istiyorlar.
Şunu unutuyorlar gemiyi batıran kaptanın herhangi bir itibarı kalmadı. Tek yetkiyi tek yetki ile değiştirmek isteyenlerin pazarlık siyaseti mağdur edebiyatı ile gelecek planlarına kimse aldanmadı aldanmıyor.
Geminin gerçek sahipleri diyor ki artık kaptan benim, kullanılıp atılan kaptan istemiyoruz. Çünkü kullanılıp atılanlar kamu malını hem çalıyor hemde çaldırıyorlar. Biz tehdit üreten ve o tehdidin yararına bizi soyan soyduran bir yönetim anlayışını istemiyor geminin tüm sahiplerinin ortak aklı vicdanı ve sözleşmesine uygun adaletle bu gemiyi sonsuza kadar yüzdürmek istiyoruz.
İnsanlığın çocukları emperyalizm ve kapitalizm zulmünü bitirmiş olmanın gururu ile doğuya güneşe koşacaklar .
Batıya seferim tam otuz üç yıl oldu!
Otuz üç yıl istibdat tarihini hatırlayın o nasıl son buldu ise buda öyle son buldu.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!