İnsan şekillendirmenin çeşitli yol ve yöntemleri vardır. Eğitim tanımlanırken 'Bireyde istendik davranışları meydana getirme sanatıdır' denir.
Geçmişten günümüze insan şekillendirmenin en etkin yolu insanı çocukluktan başlayarak eğitmek yolu olmuşturki buda en çok gece yatılı okullarda olmuştur.
Osmanlı dan günümüze insanlar şekillendirilirken 12 yaşından küçük çocuklar yatılı okullara alınarak, (aşiret reislerinin çocukları özel devlet okullarına alınmak suretiyle') büyüklerden uyum sağlayabileceklere tarımsal iş alanları açarak (doğu ve güneydoğuda) aşiret reislerine yetki ve topraklar verilerek, uyum sağlamamakta ısrar edenler ise yerlerinden başka yerlere gönderilerek (mecburi iskan yada sürgün) pasifize etme yoluna gidilmiştir.
Tüm bunların ötesinde günümüz eğitiminin insan üstündeki en önemli etkisi insanı tek düze bir beyin haline getirmesidir. Şöyleki anasınıfına ilk başlayan bir çocuğu gözlemlediğimiz zaman bu çocuğun resim çalışması yaparken elinde bulunan tüm renkleri kullandığı görülür. Daha ileri sınıflarda bu renklerin gittikçe azaldığı, renklerin özenle seçildiği görülür ve daha ileri yaşlarda öğrenci artık sadece karakalem çalışması yapmaya başlar.
Bu örneklemeden anlaşılan eğitimin bireyi çocukluktan başlayarak sistemin hedeflediği tek düze kişi haline getirmek ve;
Benim yerime düşünen,
İsteme
Hemen isteme çocuk
Günün elbette gelecek
Beklemesini becerebilirsen
Acele etmen niyeki
Daha büyüyecek on yedisine geleceksin
Kalktım gittim binbir türlü
.......................... .heves ile
Çalışacak. adam olacaktım
.......................hazır idi vesile
Vakur halimi bozdular
........................tatli bir ses ile
Ayrılık öldürmezde yaşarsam
Yıllar sonra bir parkta
Yada tenha bir sokakta
Rastlarsan cebinde votkası
Gözleri seni kurşunlayan berduşa
İyice bak, beni anımsa
Doğma be bebeğim
Doğma ne olursun,
Doğma bu karanlık dünyaya
Doğuşunla çizerler anlına kaderini
Ya geleceğin beyi beyefendisi
Yada yoksul işçinin serseri çocuğusun
Gecelerin bölünecek peşimden
Dalamayacaksın sabahlara dek
Sonsuz olacak uykusuz gecelerin
Her güneş doğanda insanlara
,,,,,,,…….,oturup ağlayacaksın
Varlığı hep yokluklarda arayacaksın
Her zaman yılgın ve ümitsiz, hep ezileceksin
Kalbinden vurulmuş, göz pınarları kurumuş
Yada unutularak yalnızlık dolu köşelerde
Dilerim taşınmaz olur sonun seven kalplerde
İçip içip boşalttığımız kadehlerin ne kadarını doldurduk göz yaşlarımızla
Sevdamız ne kadar direndi ayrılığa,
Ve biz ne kadarını kenetleyebildik yüreklerimizin.
Hangi ağıtlar yakıldı sevdamıza.
Ne kadarını ezberleyebildik bize yazılan şiirlerin,
Ve kimler mırıldandı şarkılarımızı
Hani ayrılık derlerdi ya
Güler geçerdim Zehram
Ne zaman yalnız kalsam
Gider içerdim Zehram
Elemi tanıdım, seninle sarmaş dolaş
Ve.......
Ve dolaşıyorum paket taşlı sokaklarda
Dalgın,
Yaşlı gözlerim
Düşünüp bir türlü çözemediğim
Meçhul bir arayışın özlemidir bendeki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!