Ez bılurim û bılurvanım
Mal xerabim, mal wêranim
Tev gerdun û tev cîhanım
Ez dinalım, ne nalanim.
Portakal kabuğunda titrek bir mum alevidir yaşam
Bazen fırtınalara direnen bir ışık
Bazen ölüm olur bir katre alev
Çeyrek bir yaşanmışlık
Bazen erken bir ölümdür serseri bir kurşunla yaşanan
Diller susar bağlanır dudaklar
Sen ışık ol, ben pervane
Dönerim etrafından
Gerek deli olurum,
Gerekirse divane.
hiç bakmazdım gökyüzüne gözlerine bakıncaya dek
sonradan girdi lugatıma sema
yıldızlar nasıl kayar?
yıldız kayınca sema ne yapar
hiç bilmezdim bulutların güzelliğini
bazen bir rahibe gibi sekerek kayar
Yaz biter kış gelir bizim ellere,
Deli kervan yine yola sarılır,
Sarı yaprak darılınca dallara,
Büker boynun yine yele sarılır.
Şehri namuslu namussuzlarla doldu
Çakallar arslanlara tuzak kurar oldu
Şehri evliya, mekanı enbiya derlerdi
Heyhat devran döndü, dolaştı
Gördümki hırsızlar kadı oldu.
Sen gidince odam beni ayıpladı
Birden soğudu duvarlar nemlendi
Sen gidince gülümsemeler kayboldu
Deniz köpürdü kükredi sen gidince
Darmadağınıktın
Seni topladım birer birer
Yeminim var seni yaşatmaya
Küçücük yüreğimde
Elimi uzatıyorum
Sen yoksun
Sensizliğin ötesinde
Sensizligin berisinde
Seninleyim yaşamın bir yerinde
Sorgudayım sen yoksun
Sevdam kanamakta
Sevdam seni aramakta
Yıllar süren suskunluğum beni sevmemenden değil
Sen ben ve rakının usul usul fısıltılı sohbetindendir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!