Hep anneyi anlattılar sana oğul
Ana candır ana vatan sığındığın liman
Cennet bahçesine yağan yağmur
Ana güldür sarhoş eden reyyan
Ana ana, kopan fırtına, kırılan dallarsa benim
Ellerim ayaklarım kırık
Yüreğim sürgünde
Boğazımı düğümledi hıçkırık
Ölümüm gözlerimde
Dağılsın aynalar bin parça
Vakit yakın, belkide uzakta
Yıldızları seyrederdim geceleri
Sayardım inci tanelerini
Topragi döşek taşı yastik ederdim.
Bir baskaydi hazan geceleri
Ayagimda kara postal
Ahhh aziz İstanbul sehri yar sehr_i canan
Nice aşıkların gezdi bağrında hayran hayran
Gözlerin mavi dalsam çıkamam
Üç kolyeli yarim boynuna sarılsam
Eyy sultanlar konağı payitaht
Kudüs'ün kardeşi dertli baht
Bir cay İçtim demlimi demli
Uykular gelmesin gozlerime
Gecenin rengiyle karışık çay
Yildizlar sükut etti beni dinlemekte
Baykuşlar huu çeksin yarasalar seranat
İnlesin nagmelerim rikkatteyim
Bir çay doldur saki
Biraz dem biraz aşk olsun
Ruh bedende kalmaz baki
Gönül sevgiliyle dolsun
Ismini anayım bugün
Kubbenin altında dertli aşık
İnim inim inler
İki gözü semaya açık
Yanar bağrı dertli semaver
Aşk ateşiyle demlenir çay
Şu İstanbul boğazı yokmu
Derin sularına koyverdim gönlümü
Mavi yar allı pullu
Aklımı başımdan alır gülüşü
Ahh marmara yarim gibisin
Dalsam çıkamam vermezsin beni
Gecenin nagmesi kulağımda inler
Yanaklarına kara çalmış gökyüzü
Söyleyin yıldızlar yardan ne haber
Işıklarımı çaldı bu gecenin örtüsü
Sokaklar bomboş kovalamıyor gölgeler
Sessizlik bıçak gibi keskin
Yüzüne bakamam ahh yaram derin
Kalenin burçlarından atayım mı kendimi
Bu nasıl zindan zincirledim kendimi
Sessizlik ruhuma biçilmiş kaftan
Konussam kopar bir çığlık bir tufan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!