Siyahım!
Gece kadar ıssız, gece kadar siyahım,
Tende mor ötesi,
Bende duman zehri,
Alabildiğine karamsar, alabildiğine siyahım…
Kahrolası eylül, Acınası şubat,
Son durak Nazlım, bu son durak,
Tepede efil efil rüzgâr,
Gözlerde sel, dudaklarda kurak,
Son hatıran var yanımda,
İşte bu, son durak...
Doldur aslanım,
İnce belli sırf dem olsun çayım.
Bu karanlık boyunca, ben yine buradayım.
Hesap günüdür bugün mehtaba,
Anlat hakikati korkma, arkandayım.
Aşk koca yalandır aslanım.
Taş mısın? Kaya mısın? Şu metruk diyarda,
Ne insanda takat bırakırsın,
Ne bir yudum heyecan yarda.
Senden merhametli onlarca heykel varken sokakta,
Sana yer yok şunu bil iki diyarda.
Araftayım.
Bir keski sırtındayım belki,
Varlık ve yokluk arasında ince çizgide,
Hayatı “şaak” diye yarar sanki.
Toprağın altını, üstünden ayıran yerdeyim,
Şimdilik üstteyim ama yarınını bilmeyenlerdenim.
Değdi mi akılsız başın arşa?
Değdi mi akıp giden onca yaşa?
Gönlümde, keşke yüklü temaşa,
Zehr ettin ömrümüzü, değdi mi?
Değdi mi ellerin, aşkın eline?
Değme arkadaş bir tek telime,
Bin ah işitir yorulursun,
Buhranlar sarar hislerini,
Güpegündüz ansızın boğulursun…
Değme rüzgar saçlarıma,
Bir özlem var içimde,
Kıldan narin,benden ağır.
Bir özlem var içimde kocaman mı kocaman,
Sanki duysa gelecek yanıma, olmasa sağır.
Bir siluet var gözlerimde yeşil ötesi,
Yutkundum
Bu gece de yutkundum seni,
Pervaz önünde siluetin,
Siyahlar içinde öylece dururken,
Nutkum duruldu, yutkundum seni…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!