Duvar,kimine süs gibisin, seni boyarda boyar.
Kimine küs gibi ki dibinde ağlar.
Siyahta asisin, beyazda masum,
Heybetini de unutmamak lazım.
Duvar,
Öyle küskünüm hayata ve kırgın,
Ve öyle çok beladan yılgın…
Başım sığmaz oldu avuçlarıma,
Bu musibet zinciri bana pek bir sargın.
Sesim titrektir, uykum ürkek,
Ey dost sandıklarım,
Aldandıklarım.
Çin malı kalitesiz arkadaşlıklarım.
Ey müflis müfteriler,
Kravatlı serseriler,
İki şeyi çok sevdim şu hayatta,
Biri sen biri matematik,
Asimptotik sanmıştım sevgini,
Meğer kesip geçmiş yüreğimi, hem de simetrik.
Gözler elips, kaşlar negatif katsayılı parabol,
Bir şey sanmışım seni ey baldıran!
Sormaktan alamıyorum kendimi,
“Neymiş bana, seni adam sandıran?”
Ardışık büyüyen korkularım,
Nasıl bir his bu içimi yandıran?
Bin akşam binler gece,
Yapma be adam!
Ne vakti şimdi, ne de sırası,
Katma acıma yeni acılar,
Deniz aşırı zaten iki kalp arası
Kapıda ayakkabın, vestiyerde ceketin,
Duymak gibi değilmiş görmek,
Ve hissetmek gibi değil dokunmak.
Bir fani için değilmiş sevmek,
Bin yıllık biner kıssalarmış buna örnek.
Utanmak gibi değilmiş yerin dibine geçmek,
Nasıl bir şeysin sen, nesin?
Var mı görüntün ya da sesin?
Kimse yok ki senden haber versin.
Söyle bana sen nasıl bir şeysin?
Ciğerimi dağlıyorsun peyderpey,
Nasıl girdiysen hayatıma, öylece çık ve git!
Sorma! Bakma! Umursama! Sadece git!
Üstü kalsın ömrümün,
Neyin varsa zahiren al da git!
Gün geceye ermeden,
Son merhamet tükenmeden,
Ashabın da olamadık, ahbabın da
Asırlık da olsa nefesin, lahuti sesin kulağımızda,
Tadamadığın ne varsa ağzımızda,
Hala tadın tazecik ve damağımızda.
Uçurumdayız sevgili, ramak kaldı gayyalara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!