Babam öldüğünde,
İnce Mehmet dağlara yeni çıkmıştı,
Okul yurdundaki kanepede uzanıyordum,
İnce Mehmet okuyordum.
Güneş vardı,
Dışarıdaki insanlardan,
Üşüyordum,
Sedir üzerinde yalandan.
İnce Mehmet, satır aralarında,
Babasını arıyordu, babasını vuracaklar,
Kulağımda acı fren sesleri,
Benim bedenimden kopmuş bir uzuvum.
Benim yüzüm gibi değildi.
Pürüzsüz ve tüysüz,
Karadeniz şehirleri,
Ağaçlar tanrıya daha yakındır.
Karadeniz dağlarında,
Yanlış yere dikilmiş bir elektrik direği ile,
İki silindirli motorun çarpışmasıydı,
İnce Mehmet'in bana söylediği şut.
İşte o zaman,
Kesildi bedenimden,
Ben babamın yaşındayken,
Duyduğum uzuv ağrısı.
İnce Mehmet bir mağarada,
Ateş edecek olan ağanın adamları,
O köpek yavrusundan ayrı,
Güneşim solmuş.
İnce Mehmet'in Mavzeri,
İnce Mehmet okuyordum,
Onun ölümü ve babasından ayrılması,
Burada on birde onunla yaşadım.
İnce Mehmet'in ölümü,
Babamın kırkından sonra,
On bir yaşındayken öğrendim,
Babam kırk yaşında bile değildi.
Yaşına yeni girdim,
Kızım benim yaşımda
Ben ölmeden ayrılığı yaşıyor o da,
Benim yaşımda yaşayacak,
Ölümün acısını.
Kayıt Tarihi : 30.3.2023 07:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!