(Kaybolan dillerin, kültürlerin, güzel adet ve göreneklerin arkasından yakılan ağıt)
Yürüdüm tüm benliğimle
Ceset tarlasında biten
Bedenim yabancı olan bu yerde
Tüm gaib seslerden irkilerek
Yokluğumun zirvesinde
bir garib yürüdüm
Ölüm mü gerçek, bu hayat mı ölüm
Duyguların peşinde iz süren avcılar
Atan kalplerinizde bir bebek dokunuşları kadar
Temiz olan ne var
Bitkin ve yorgun otobüs durakları
Yaşamın ta en kıyısında yosun tutmuş
Kim bekler zamanı
Akşam oluyor bak ellerim içinden geçiyor
Sen yoksun burda
Ben olmuyorum
Ölüyorum
Beynimin içindeki sesler
Dünyanın tek yaşam alanındaki bensiz bedenler
Bir çiçek olarak yaşamda biten ben
Binlerce el etrafımda
hoyrat zevkleri uğrunda koparmakta ne varsa
Benden içeri birbir
Almakta
Hiç konuşma
Sözlerinde ne bir anlam ne kelam olmalı
Sen işitilmez bir dilin son hecesi
Herkesin anlamsızlığının bir benzeri
Aynıların yokluğunun tanyeri.
Ölüm yokluk içinde parçalan
Kendin öyle saflaştın ki
Ölüm denen vakit seni
Bulamaz hiçbir yerde
Sebeplerin pek çok; yaşadıkların ispatı
Çoğalan acılar biriktir ve göster
İşte kanıt bunlar benim varlığımda olan hayat
İşit bak bu tüm sesler içinde benim de var
İnan bak ben ortada
Bir benzerinin yanında tıpkısı gibi
Bak ben ordayım
Bir ben varım
Ölüm gelmeden varlığımın ispatında kaybolmuşum
Burdayım
(Melik Haker Temmuz 2009)
Melik HakerKayıt Tarihi : 15.11.2009 14:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Melik Haker](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/15/olum-839.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!