Ölüm Şiiri - Fikret Gürsoy

Fikret Gürsoy
BİR TEBESSÜMÜ BİRBİRİMİZE ÇOK GÖRMEYELİM
402

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ölüm

Senden niçin bu kadar korkarlar? Ey ölüm
Branşlardan tıp, en zor bir bölüm
Bilgisizlik konusunda, bir çölüm
Gerçek müminler, senden korkmaz, ey ölüm

Ölüm kapıya gelince, baş ağrısı bahane
Başkalarının işine karışma, sana ne
İmanlı gidiyorsun, daha ne
İnsanların umursamazlığından, bana ne

Ölüm, Yüce Rabbimize, kavuşmaktır
İnsanları ikna etme yolu, konuşmaktır
Plajda güneşlenmenin adı, bronzlaşmaktır
Bir gün ölümle arkadaş olmak, muhakkaktır

Ölüm ölüm dediler, yamyamlar insanları, yediler
Yüce Rabbimizin verdiği, canları yediler
Ölümleri bir gün, kendi başlarına da, geldiler
Canlara kıyarak, kendilerine de yazık ettiler

19.01.2008

Fikret Gürsoy
Kayıt Tarihi : 19.1.2008 12:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aydanur Demirli
    Aydanur Demirli

    Gerçek müminler, senden korkmaz, ey ölüm...
    yüreğine sağlık...dünya fani ölüm ani...
    bu dünyadan güzel göçebilmek dileklerimle...

    Cevap Yaz
  • Fikret Zikret Gürsoy
    Fikret Zikret Gürsoy

    hayat-ölüm-ebediyet


    ÖLÜM....Yaşadığımız şu anda,ne kadar da uzak görünüyorsun bize...Ve hiçbir şekilde yakıştırmayız seni kendi bedenimize,fikrimize..
    Bazen şöyle düşüncelere dalarız:niye geldik bu dünyaya? niçin yaratıldık? ölüm bir son mudur? yoksa yeni bir başlangıç mıdır? ..keşke doğmasaydım; dediğimiz de çok olmuştur.
    Ölüm tek başına bir varoluş ya da yokoluş değildir.Belli bir düzene oturtulmuş,birbirini takip eden,bizim hiçbir şekilde müdahele edemeyeceğimiz,irademizin dışında vuku bulan, oluşum silsilesidir.Var olan herşeyin,elbet, muhakkak sonu olmalı.Sonsuzluk diye bir kavram olamaz.Bu; dünyada yaşayan ve var olan bütün nesneler ve canlılar için geçerli.Dünü yaşadık bitti,şu anı yaşıyoruz.Önümüzdeki saniyeler,saatler veya günler bizim için karanlık, zor bir hedef.Çünkü bilmiyoruz bizi ne zaman,nerede,nasıl bir nihayet bekliyor...Çok hoşuma giden ve unuttuğumuz gerçeği apaçık ortaya koyan bir söz var’’Dün geçti,bugün var mı? gençliğine güvenme,ölenler hep ihtiyar mı? ’’...
    İnsanoğlu o kadar mucizevi bir varlıktır ki,şu medeniyet asrında bile,teknoloji bu kadar ilerlemişken,insan bedeninde çözülmeyen,anlaşılmayan,açıklanamayan nice bilinmezler bulunmaktadır.Büyük bir ahenkle çalışan, en ince detayına kadar hesaplanmış ve sadece etten,kemikten oluşmuş bir varlık! Sonu çürümek olan bu et ve kemik yığınları,nasıl oluyorda görüyor,işitiyor,düşünüyor,hissediyor,konuşuyor? düşünürsek bunu aklımız almaz...akıl demişken; Nasıl bir şey bu akıl? bir et parçası nasıl olur da düşünür,muhakeme yapar,sentezler,rüya görür,içine binbir bilgi depolar? Sadece bunu düşünmek bile kendimizi kaybetmemize yeter...
    Bu söylenenler başka bir gerçeği düşünmemize sebep oluyor.Sadece bir et yığını olamaz bu! Onunla bütünleşmiş,onu yöneten ve canlılığını bir şekilde yürütmesini sağlayan başka birşey daha olmalı! Evet var; o da RUH..İnsani vasıflarımızın temeli...Ruh diye bir olgu olmasaydı,et ve kemik yığını tek başına ne yapabilirdi ki? bırakın insandaki mucizevi durumları,ayakta bile duramazdı..Hayatımızda kullandığımız çeşitli aletler bile,tek başına bir işe yaramaz.Onlara güç ve kuvvet veren, çalışmalarını sağlayan sebepler muhakkak var.Elektrik gibi,su gibi vs..buna göre insan da ruh olmasa hiçbirşey yapamaz...Ama ruh dediğimiz olgu da muhakkak Bir’inin istemesiyle, bedeni kontrol eder.Yani 1-et yığını 2- ruh 3-bunların her ikisini de kontrol eden bir güç..mesela bir radyo düşünelim: Kendisi var, elektrik var.Ama birinin,fişi prize takması lazım.Durup dururken, kendi kendine bu işi yapamaz...
    Bütün bu yazılanlar, sonunda bizi İlahi bir güce ulaştırıyor.Demek ki yaşamamızı sağlayan,bize her türlü mucizeyi yaşattıran,bedenimizi hep kontrol altında tutan,irademiz dışındaki bir güç! Bu güç, istediği zaman organlarımızın düzenini bozabilir,hayatımızı değiştirebilir veya istediği zaman yaşamımıza son verebilir.Elimizde olan hiçbirşey yok,müdahele edemeyiz...
    Yaşamamızı isteyen,bizi bu dünyaya getiren,yani bizi var eden bu güç, isterse her an bizi sonlandırabilir.Ama bu sona, öyle muhteşem bir şekilde, yeni bir gelecek hazırlamış ki! son olarak gördüğümüz ölümü,bir son olarak değil,dünyada ki hayatın devamı olarak dizayn etmiş. ölüm dediğimiz olay, gerçekte bir kapı,geçiş süreci..Bizim korkumuz ölümden; ama esas korkumuzun ölüm sonrası olması lazım.Çünkü bu dünyaya bizi getiren,her türlü mucizeyi yaşattıran,binlerce nimetini de önümüze seren,emrimize veren bu güç,verdiklerinin karşılığında elbet bizden bişeyler bekler..verdiği akıl bu sebeptendir...
    Birtek insana mahsus özelliktir:düşünce,fikir,mantık.. Bu yüzden insandan bekleyecektir,şükürü,sabırı,tevekkülü,muhakemeyi...ve bunları yapabilen insana vereceği karşılıkta o dercededir..
    Bize düşen, bu değerleri düşünüp,esas korkunun ölümden değil de sonrasından olduğunu anlamak.Fırsat elimizdeyken,hayat sona ermeden,kısacık bir yaşama,ebedi mutlu olacağımız bir hayatı değişmemek! ..


    SERPİL ÇINARLIOĞLU

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Fikret Gürsoy