Büyüklerden alıyoruz en büyük dersi. Egolarımızı beslemek… Kendimizden başkasını düşünmemek.
Özelini düşünemeyen genelini düşünemez… Önce özelini düşün… Kendini düşün!
Genel işleri konuşmak, genel evlere gitmek gibi kötüdür, tehlikelidir, suçtur. Genel evlerden ve genel işlerden oraların patronları sorumludur. Para gelsin de nereden gelirse gelsin. Para toplumun ruhudur. Bütün ruhlar ölünce gökyüzüne uçar ve uçan bu ruhların toplamı tanrıyı oluşturur.
Bu kurallara uymayanlar çoğu zaman kötü bir şekilde ortadan kaybolur. Ne mezarı bulunur, ne de suçlusu…
Diyeceksiniz ki genelevlerin mimarı onlar değil mi? Elbette genel işlerin mimarı oldukları gibi… Öyle bile olsa, bu ökseye yakalanmak onların suçu değil, yakalananların suçudur.
Oyunu yönetmenler ve oyuncular oynar, diğerleri seyircidir. Seyirci olmadan oyunu oynamanın ne önemi var? Seyirciler de seyirci olduğunu bilsinler…
Seyircinin görevi bilet parası ödemek, asker gibi, vergi gibi… Ödeyip susacaksın, seyredeceksin!
Sessizce seyredersen sana bir şey olmaz. Oyunun ahengini bozan hayattan dışarı atılır. İnsanın içindekini dışarı attığı gibi… Ne de çok şey anlatıyor şu hayat…
İşte kutsallığı artıran şey bu! Kutsal yerlerde susacaksın… Susarak da kutsallaştıracaksın!
Sus ve bekle! Sıra sana gelecek!
Para! ... Para! ... Para! ... Susmak! ... Susmak! ... Susmak! ... İşte bu kadar fark var aralarında…
Ölmek ve yaşamak!
Kayıt Tarihi : 30.4.2012 00:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!