İlk uçak yolculuğumdu.
İki sıra önümde, çaprazımda,
Capcanlı sesiyle, parlayan gözleriyle
Sevdiklerine uçuyordu.
Hedefim yükselmek diyordu,
En yükseğe çıkmak…
Bilemem, sen ne kadar duyabildin
Sirenleri.
Zamanı durdurup geri gidenleri
Ruhunda ne kadar bulabildin,
Bilemem.
- Öğretmenim gitme!
Her şey yeni başlıyor,
Daha saklambaç bile oynamadık.
- Ne gereği var,
Hepinizin saklandığı yer belli.
Yaşamak, adı üzerinde.
Yaş dediğin ne ki?
Tutsak, zaman denen kralın ellerinde.
Yine de yaşamak…
Peşinden koş, dolaş, savaş.
Ses, yaşamdır.
Yaşamdır duyduğun her şey
Önce bir harfle başlar,
Bazen yatay, bazen dikey.
Uyumdur bütünlüğün adı
Kardeştir bütün sözcükler.
Söyleyecek çok şey var
Yokluk adına.
Yokluk ki
Silip süpürür dumanı.
Duman ki
Yok gibidir,
'Yol ayrımı' başka şey, 'yollarımız ayrı' başka...
Eğer yol ayrımımız varsa, seninle o kavşağa kadar gidilecek yolumuz da var demektir sevgili.
İstersen ayrılırız sonra.
Yok eğer yollarımız ayrı ise
Sen bu gezegene hiç uğramamışsındır zaten...
Güneşin doğuşuyla gün batımı arasında seni düşündüğümde,
Işıltılı hayallerimin üzerini kara bulutlar kaplıyor.
İşte benim güneş tutulmam böyle...
Çiy damlalarını saydığımız gece gözbebeklerimizde,
Usturuplu halimizi gömmüştük toprağa.
İçimizde ikinci bir varlık gibi çocukluklarımız,
Yaşanmamış hikâyeler biriktiriyordu yıllar sonraya.
Bir randevu telaşıyla tutuşan yüreklerimiz,
Pencere altı beklemeleri gördü en fazla.
Bozma büyüsünü sabahın,
Güneşe yan gözle bakma ne olur.
Seni ısıtacak kadar basit değil o,
Seninle ısınacak kadar güzel.
İşe giden komşularını gözle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!