İstanbul'u adımladım dün akşam
Avuçlarımda yalnızlığın emaneti zemheri ateşiyle.
Gücüm yetmiyor tanelerine yağmurun...
Kıstırıldım sahilinde Kumkapı'nın
Yedikçe şamarını yağmurun, dönüyorum,
dönüyorum
dönüyorum.
Ateş sandalına atıyorum bedenimi üzerimde ıslaklığımla.
Lodoslar alıyor beni
Sürükleniyorum Sultanahmet meydanına
Takılmasaydı endişelerim bir sevda çınarına
Kim bilir kaçıncı yüzyılın derinliklerindeydim Haliç'in.
Gözyaşlarını kurutuyordu kirpiklerinde Galata Köprüsü
Sevdası yüreğime sıvanmış bu şehrin.
... ve ben duvarlarını cilalıyordum yüreğimin Kabataş iskelesinde.
Olanca ağırlığımla yüklenmişim Üsküdar vapuruna
Sıfıraltıonbeş sularında saatin.
Martılar itiş kakış simit kapma telaşındalar.
Balkonlarda saksılar
ve saksılarda salkım saçak mutluluk çiçekleri.
Sokaklarda insanlar ve arabalar
ve demirbaşı sokakların seyyar satıcılar,
Güvercinler ve martılar.
Lacivert kaldırım taşları bırakmıyorlar ayaklarımı.
Gözlerimi arıyorum, sendeymiş meğer.
Kasımpaşa sırtlarında levendler halat atıyorlar bana,
Tutamıyorum... Bağırıyorum, duyan yok...
Tutuklanıyorum bu şehre sevdamdan ötürü.
Cem Sultan'a ağlayan gözler, bana da ağlıyorlar.
Yedikule zindanları katran karası...
Kaç duvar, kaç köşe bilmiyorum.
Ey cellatlar; İstiklal caddesinin yosmaları aşkına
öldürmeyin beni..!
Ve siz, silahşörler; indirin kılıçlarınızı...
Henüz görmediğim bir İstanbul daha var.
Kayıt Tarihi : 20.2.2007 12:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)