Ey gençlik!
Birinci vazifeniz, bu dünyaya borçlu geldiniz, borçlu gitmeyiniz...
(alacaklı olsaydınız sizi kim ister, kim eğitirdi?)
Sizi eğitmek için, bu kadar yatırım yapılıyorsa boşuna değil.
Eğitiminiz sonunda, alacağınız diploma, sizin için bir fırlatma rampası olacak...
İnsan en uzağa sıçramak için, geriden koşarak gelir.
İşte bütün okullardaki sınavlar bunun içindir.
ilk okuldan, tez hazırlamaya kadar, en önde koşmanız gerekir.
sıçrama rampası deyince, motosiklet yarışlarındaki,
en uzağa sıçrama rampaları gelecek gözleriniz önüne...
ya da, askerlik yapanlar için atışlar gelir akıllarına...
en uzak menzile ulaşabilmek için, yatay tutulur silahlar.
yay gibi bir köprü çizer mermiler havada...
yani silahların namluları, belli bir açı ile kaldırılar havaya.
Sizleri uzağa fırlatacak notlarınız da en büyük açı ile doğrultulmalı...
İnşaallah içinizden düşünen biri çıkmaz...
Çıkarsa, bu güne kadar yapılan yatırımlara yanarım doğrusu...
Düşünen ukalalar hemen diyecekler ki...
Tam not almak, silahı doksan derece tutmak olur.
O zaman sıktığımız kurşunlar düştüğü yerde yine bizi bulur...
İşte bu da ineklik olur...
(hemen çok ders çalışana inek denildiği gelecek akıllarınıza)
İşte düşünülebilecek ve söylenebilecek en anarşistçe sözlerdir bunlar...
Evladım siz zaten borç ödemeye gelmediniz mi bu dünyaya?
Etinizden, sütünüzden ve derinizden faydalanacaklar ki, ödeyebilin borçlarınızı...
Etiniz yem olacak doymak bilmeyenlerin sofrasında...
sütünüz haz duygusu verecek onlara...
deriniz gelir kaynağı; THK, TSK, Mehmetçik Vakfı ve kuran kurslarına...
Oralardan da tabakhanelere, tabakhanelerden de postallara...
görüldüğü gibi deri; her şeyden çok işe yarıyor.
derisiz yaşam olmuyor...
Kendi için bir şey isteyen namerttir...
Şimdi, düşünmeyen biri çıkar ve der ki, yedi bin lira borçla doğuyorsam,
neden her şeyimi vermek zorundayım?
yedi bin lirayı öder geçerim.
Bu ortalama borç evladım!
en yüksek gelir gurubu ile, en düşün gelir gurubu arasında, yine
iyimser bir tavırla 250 kat fark olduğunu düşünürsek...
(çarp 250 ile yediyi hesapla borcunu ve unutla alacaklı olan tohumları...)
Gözlerin niye pörtledi öyle... tabi senin okuduğun kitaplar bunları yazmaz.
Bunları hayat öğretir sana...
Bunları öğrenmeye kalkarsan, ineklik sınavında kırık not alır, sınıfta kalırsın.
İşte bunun için sık sık derler ya; önce okulunu bitir, okul biter, hele bir evlen,
evlenirsin, hele bir işe gir bakalım, kendini kurtaramayan kimseyi kurtaramaz,
işe girersin, işten atılma korkusu asılır kolye gibi boynuna...
Ve sen böyle uyutulurken keneler sonuna kadar girer damarlarına...
Kendi için bir şey isteyen namerttir.
kendi için bir şey isteyenler borçlarını ödemekten kaçanlardır.
Kendi için bir şey isteyenler, yani, yüz puan yerine, elli puanla sınıf geçmeye çalışanlar,
ders çalışmaktan artan zamanlarını hayat okuluna ayırırlar. Orada, sosyal ilişkiler, sosyalizm, hak, hukuk, demokrasi gibi yasak oyunlara katılırlar.
kukla olmaktan kaçıp, kukla uynatmaya çalışırlar...
ve 50-60 derecelik açı ile ileri fırladıklarından, yeni, yabancı bir hedefe düşerler, bu da ''devlet'' sınırlarını aşmaz.
Dolayısıyla borçlardan kurtulamazsın... Kaçma riski taşıdığın için, ilk kurbanlar arasında yer alırsın...
Dil çok önemlidir.
Hatırlarsan çok önemli bir ata sözümüz vardır. Yaşam kılavuzu gibidir. ''Diline, beline, gerine hakim ol! ''
Burada da ilk sırada dil vardır.
O dil ki, kendinden başka bütün dilleri düşman bilir.
o dil ki, yüksek sesle ve devamlı tekrarladığında, en büyük yalanlar bile gerçek olur.
o ''dil ki, devletin derisi'' gibidir.
O dil ki, dost edinmesini bilmese de düşman edinmede birincidir.
O dil ki, halk önemini kavradığı halde, bazı şairlerin kafasını karıştırır...
Bir şairimiz bunu şöyle ifade etmiştir.
''Bu millet öyle anlaşılmaz bir millet ki,
ibne dersin kaldırmaz,
..ikersin aldırmaz''
Bu millet dilin önemini böylesine kavramıştır. tabi oluşturduğu devlet de...
onun içindir ki, ''söz konusu devlet olunca, gerisi teferruattır.''
Düşmanlardan arınmak için dünyada tek devlet olmalıdır. Onun için diğer devletler düşmanımızdır.
Dost olarak ilan ettiklerimizle dostluklarımız da köprüyü geçinceye kadardır.
Dünyada bu kapar düşman varken, yenilerine pirim vermek kurallara aykırıdır...
Onun için yok etmeye de derisini yüzerek işe başlayacaksın...
Bunun içindir ki gençler ''var olmak için, yok etmek''i öğrenecektir.
Onun için kasaplık okulları en önde tercihleridir.
(başka okullardan mezun olunca iş bulamadıkları bahanedir.)
Eskiden kızlar kocaya giderken ellerine kına yakılırdı, şimdi erkekler askere giderken kına yakılıyor.
orta nokta neresi kimse de bulamıyor...
''Vicdanı ret''çiler neden hapsediliyor? Hiç kimse sorgulamıyor.
sorgulamak düşünce şuçu!
uzaya gitmek için okumaya ihtiyaç yok! Ezberci olmamak yeter.
otuz yıldır kayıplar bulunmadığına göre
demek ki uzaya gittiler!
seçim öncesinde, biz gönderdik demek düşüyor yetkililere...
Boş verin okumayı, ezber okuduktan sonra,
ne fark var okuyanla okumayan arasında?
zaman öldürmeyin okumakla,
haydi tüfek omuza!
Kayıt Tarihi : 24.5.2011 23:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!