Okul Hatirasi Şiiri - Seyfi Karaca

Seyfi Karaca
5244

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Okul Hatirasi

KIRIK BAGLARINDA tam da meseliklerin basladigi yerde, dibi bellenmeyen dali budanmayan tadi mayhos ve kekre yaban armutlarinin ve kaysi agaclarinin yapraklari arasinda CIRCIR böceklerinin saz keman ötüstügü yaz rüzgarlari eserken, bekci aleciginin kivrim kivrim dere boylarindan yukari dolanan cilga yolu yüksek yamaclara görütüren görüs mesafesinde yayla esintileriyle beraber kendine gölgelik yer arayan bozkir incisi MENTESE`de eseklerin anirtisi, ineklerin mögürtüsü, horozlarin efelenmesi, taylarin ve atlarin kisnemesi sanki insanin duldasina oturdugu bagdasliginin dizi dibindeymis gibi, efil efil yankisi duyulurdu.

Bu cagiltinin en cok belirgin ve bilineniyse isinde gücünde olan insanlarin birlikte yasadiklari hayati yiderken ve güderken birbirinin varligina konusup kaynastirdiklari COK SESLiLiGIiN köyden daga bayira; yamactan yamaca; burdan öteye; ve yukardan asagiya yayilip cinlayan can sicakligi, gönül duygudasligi ve birarada yasama sevincinin dingin ugultusun yani sirasinda, TOPAL OCA`nin ezan sesiyle Gobellerin buydaydan ekmege giden tarlalarin ekinlerin ve harmanlarin son yükünü omzunda tasiyarak degirmen eden dönüsü de duyulurdu. Mazotla calisan degirmenin motoru ve sürekli sogutan suyu kücük havuza akan yan örtmelik atlarin ahirina yakin bir yerdeydi. Degirmen yedek taslarinin duvara yakin yerde üstüste durdugu ve boynunda un torbasi takili ögüten kasnaksa motora bagli kayisla dönerek ögüten tasin üstünde unun inceliginden haber veren tahta kamanin tikirdaysina göz kulak olurken, bazan hamza dayi, bazan memed emmi, bazan mustafa dayi, bazan sülüman emmi kime nasil rast giderse artik…yerdeki büyük ambara dökülen un mudur yoksa zavar miyi, cinkpo kürekle bir avuc numunelik niyetine ögütülenden alarak parmaklarinin ucunda ezer üfeler ve ona göre tasin baski seviyesini döner bir mengeneyle ayar düzen ederlerdi. Un ögütülen örtmelikteyse cogu getiren essek veya katirlarin ürkerek inat edip iceriye adim atmadigi, degirmencileri yoran giris kapisinin agrzina kadar sirasini bekleyen cuvallarla doluydu.

Ki bu, aidiyet duygusunun hem insan olmayi güzellestirip zengin eden ORTAK YASAMA kültürünü hem de inanci hic bir pahaya egilip bükülmeyen degismez degerlere kisiyi özenle egiterek onurda kimlikte beyeride bilgide görgüde ahlakta kisilikte paylasimda cesarette yigitlikte mertlikte vicdanda ilimde SAYGIN ve GÜVENiLiR YURTTASLIK bilincine bütyüten sonsuzluk mirasi ve kaynagiydi.
Ben en cok ilk sararan baglarin Keklik Kayaliklari`na, Kirik Cayi`na ve kizilirmak tarafina bakan cüssesi kücük fakat hem kendi hem de cekirdegi tatli kaysilarini severdim. Agustos`un yavas yavas sararan dallari arasinda Nesedin `aslaniiiim eller eller `ine ak ellerin bugum bugum kinali, dedim bayram midir, söyledi yok yok yooook` kosup katarak, aradaki saz gecislerine dilimin tingirtisini yuvarlayarak kendim calar kendim cagirir, keseklerin arasina indikten sonra tas üstüne tas koyarak tatli cekirdek kirarken kulagimda ezan sesi ve degirmenin cigligiyla, günün bitimine yakin anam sepetlere yükledigikleriyle yol ugrumda bense basina gün sicagi gecmis yorgunlara yikilacak gölge arayarak, bayir yolu köye zor cikardim.

Okul baslamis diye bir sey calindi esti gectiydi umursamaz aldirmaz kulagimizdan. Biz örenlerden kaysi cekirdegi topladiktan sonra tükanciya üc bes sekere teslim ettikten sonra duyduk ki cenderme gelmis dediler, niyesini nesini merakla Gabasanlarin sögütleri altinda duran kapisi naylon pencereli cipin etrafinda döneleyip dururken, köyün bekcisi rahmetli Ahmet Yamaci Emmi ( ardic-pambugun) `aha burdalar `deyip bizi yanindakilerle birlikte cala cagira dooogruca okula götürdüler. Bir daha okula kendiligimizden gelmezsek zopanin büyügünü, kötegin daniskasini yiyecegimizi söylediler. Terzi Dudu önlügü dikinceye kadar üstünde saman talaslari dökülen sari defterle, bir kara kalemi götürüp getirme günlügüyle dünyaya acilan aydin pencereden giren isikla beraber, her gün günesle yeniden dogmanin ve kendimizle tanismanin kapisindan iceri girdigimiz yere yaz bahar güz ve kar kisla beraber günden güne kaynastik, sevdik, alistik, yarinki bu zamani öyle böyle büyüdük ve büyüttük.

Tiklim tiklim cocuklukla dopdolu, oturacak ve herkese yetecek kadar barinacak yeri yoktu aydinlanma cagimizin yeri yurdu olan, fakat bu günlerde kapisi calinmayan semtine ugranilmayan kendi kimsesizlik ve yalnizligina terkedilmis OKULUN. Bu yüzden Bihiye Hala (Halloglu ) gilin samanligini bozarak bize, yani o senenin yeni baslayanlarina sinif yaptilar. taaa ki harita ve malzeme odasini sinifa cevirinceye kadar biz orda, sirasiz oturaksiz ve Murtaza Emmi`nin ancak yapip yetistirdigi cabuklukta oturacagimiz sirayi bekleyerek kuru yerde ders yapip sonsuzlugu bellemeyi heceledik.
Yagmur yagdiginda depemizden cop cop damlayan tavanin altinda kuru yer bulmak icin birbirinizin sagina soluna dolup yigiliyorduk. Hic oturulmaz derecede islaninca da yer, Ahmet Yamaci Emmi taze samanlar serpistiriyor, hic degilse idareligi bulmaya calisiyorduk. Silgi milgi yoktu. Zaten sari defter, kara kalemde uzun süre gerekmedi cünkü kara tahta olmadigi icin ögretmenlerin herkesin görecegi yere astigi büyük beyaz ve kagittan levhadaki harflere baka baka, evden cikinladigimiz fasulyeyle yere alfabenin evrensel dilini yaziorduk. Ardindan sabahlara kadar bizim icin fitili karardikca siesi islenen gaz lambasinda uykusuz düneksiz kalarak ögretmenlerin her ögrenciye kisa cümlelerle yazilan aynisini erinmeyip üsenmeyerek yapip dagittiklari FISLERLE ilerlettik yürüttük okuma yazmayi.

Ardindan hepimiz sira masa sinif ve kara tahtamiza kavustuk. Ardindan yillaaar yillar gecti, herkes bir hayatin mezunu olarak zil caldi, tenefüs oldu,okul kapandi ne bag kaldi ne dag ne degirmen ne dede ebe etraf igdelik dutluk cali kuslari sari bülbüller, süslü kanaryalar…en basta aidiyet duygusunu , özgür iradesini, sayginlik degerini, özgürlük liyakatini, akil vicdan yurdunu ve toprak bilincini yitirerek güme gitti hayat ve insan.

Zaten biz bunlari cooook ama cok, biktirincaya kadar da yazdik durduk; erkegin kadinlastigi, kadinin erkeklestigi tek tiplestrme viriscülügüyle; ve insanin akildan fikirden duygudan cesaretten liyakatten okumadan yazmadan düsünceden haktan itibardan kiyamet olara kara cehaletin devletsitzlestirildigi sömürü yagma isgal vahset dehset yikimlar silsilesinde en etkin kilit tasi oynayan Bop Esbaskanligi araciligiyla sömürüde soygunda ahlaksizlikta hayati ve insanligi en ilkel gericiligin savas ve catisma carsisi haline markalayacaginin, degerleriyle yasamayanlar veya kazanilmis degerlerini yasatamayacak kadar okuma yazma sorgulama ve düsünme düsmanligiyla karanligi cehaleti hukuksuzlugu gericiligi kurumsallastirarak kendi güc ihtiras gösteris ve bagnazlik düskünlügüne bütün toplumsal zenginlikleri kul kurban edenlerin eninde sonunda SRAil-IRAN kapismasi güncelinde oldugu gibi sanki depremler heyelanlar göcükler tufanlar yetmiyormus gibi cehennem zebaniligi hic bitmeyen talan ve tecavüz kalkismalarina sadece ara gecis listesindeki planli projeli siraya konmus odak ve duraklardan biri olacagini yazdik durduyduk degil mi..??

Seyfi Karaca……….. HAZIRAN / 25

Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 23.6.2025 16:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!