Vatanını, milletini, görevini, seven
İnsanı, öğrencileri çalışmayı seven
Çöllerde vaha, vadilerde ırmak olan
Işığı dünyaya yayanları seviyorum
İnsanın olduğu yerlere göreve koşan
Bilgisizlikle gece gündüz savaşan
..
Merhaba beni tanıdınız mı? Tanımış olmanız gerek çünkü hemen hergün görüşüyoruz. Televizyonda, internette, gazetelerde okuduğun haberler benim. Ben manşetlerde ki Filistin in kanayan yüzüyüm. Baktığınızda içinizi acıtan, fazla da bakmadığınız yaralı, kan revan içinde olan Filistinli çocuk var ya; o benim işte. Şimdilerde Filistinli denince sanki kanserli bir hastaya bakıyor gibi baktığınızı biliyorum, acıyarak içiniz burkularak bakıyorsunuz bana. Haklısınız yaşamamız sadece şansa bağlı. Bir mikrop gibi sarıyor yurdumuzu savaş ve bizim hayatta kalmamız sadece İsrail in nereye bomba atacağına bağlı. Belki benim bulunduğum yere, belki benden bir mahalle uzağa. Belki ben öleceğim, belki de benim yakınlarım.
Hepiniz yataklarınızda rahat rahat uyurken biz burada ağır silahların altında topla tüfekle daha da önemlisi, kimsesizliğimizle savaşıyoruz. Kimimizin annesi öldü. Kimimizin ailesi tamamen yok oldu. Kimimizin yüzünde derin yaralar var. Kimimizse isyanlardayız ''neden hala birşey yapan yok'' diye kahırlardayız. Bizi seyreden herkese görsel şölenler hazırlıyoruz. Sizin Üzüldüğünüzü biliyorum, fakat bazıları için sadece gündem konusu olmaktan öteye geçemedik. Sevgili seyircilerimiz, bizde ne var bilmek ister misiniz? ateş var, acı var, kan var, yangın var ama asıl yangın bizim beynimizde büyüyor. Kalbimize kurşun tohumlarıyla kin ekiyorlar, nefret ekiyorlar, acı ekiyorlar yavaş yavaş büyüyor içimizdeki savaş. Asıl savaş benim içimde, çünkü ben büyürken intikam hırsıyla büyüyecek ve bana yaşatılan anları zihnimden hiçbir zaman silemeyeceğim. Hani sizler uyuduğunuzda kabus görürsünüzya biz burda hergün kabusa uyanıyoruz. Biz kabusları gündüzleri yaşıyoruz. Geceleri ise ölüm korkusu oluyor, belki uyanamayız sabaha diye yumuyoruz gözlerimizi.
Biz Filistinli çocuklar doğarken hayata bir sıfır yenik başlayanlardanız. Suçumuz mu? Filistinli olmak.Bizim aldığımız o sıfırdan başka sıfırlarımızda var bu hayatta. Sizinde bildiğiniz gibi en küçük rakam sıfırdır, en düşük nottur sıfır. Öğretmenler bile sıfırdan başka puan veremezler değil mi? Önceleri aldığım sıfırları toplamaya çalıştım fakat sonradan anladım ki sıfır sıfırla toplanmıyor, sonuç yine sıfır yani bir hiç.Ben aylardır sıfırdan sonrasını yaşıyorum. Sıfırdan sonra eksiler başlıyor. Bazen hep o sıfırlık zaman diliminde kalabilseydim diye geçiriyorum içimden. Çünkü skor hanemize yazılan eksileri kollarımızla, bacaklarımızla ödemek zorunda kalıyoruz. Bazen yüzümüzde derin yaralar oluşuyor, bazen kardeşimizle ödüyoruz eksilerimizi.
Bizim burda herkes bir yerlere koşuyor. Kafamı sağa çevirdiğimde bir anneyi enkazın altından çocuğunu ararken görüyorum. Başımı sola çeviriyorum hastanelere sedyelerle yaralı taşınıyor. Eğer sedyedeyseniz yaşama şansınız var demektir, çünkü ağır yaralıları nasıl olsa kurtaramayız diye kaderlerine terk ediyorlar. En çok çocuklar taşınıyor sedyelerde, kısacası Filistin in geleceği sedye içinde yatıyor.
Burası tıpkı bir atletizm yarışması gibi. Koşarsınız yaşamak için. Kimileri koşarken düşer, diz kapakları yaralanır. Yine de kan revan içinde koşarlar. Kimileri pes eder, yarış pistinde ezilir ve kaybolur. Bazıları da yılmadan koşar çünkü sonunda ezilmek yok olmak, bir hiç olmak vardır.Asıl hiçlikse direnmeden yenilmektir. En çokta bu zor gelir bir filistinliye karşı çıkamamak eli kolu bağlı olmak sizin gibi seyretmek. Bazılarımız İnsanların ona acıyarak bakmalarını istemedikleri için yavaşta olsa, yaraları da olsa koşarlar. Ben de o pistte yara bere içinde koşuyorum. Ayaklarımla kan izi bırakıyorum bastığım yerlere, hangi yolları geçtiğim belli oluyor. Çevremde bana acıyarak bakmak isteyen insanlara ben de başımı kaldırarak bakıyorum ki beni korkak sanmasınlar bana acımasınlar istiyorum. Koşmalıyım, hayatımda ki eksilerden kurtulup sıfırları temizlemeliyim. Eğer sıfırda kalırsam, bu insanlar bana acımadan beni iğrenç bir böcek gibi ezecek ve bundan oldukça zevk alacaklar.
..
Bir yirmidört kasım sabahı uyandım işte
Kıpır kıpırım neşem yerinde
Ben Öğretmenim
Bu günü doya doya yaşamalıyım gün benim
Anılarım tazelenmeli zihnimde
İlk dersimi yeniden yaşamalıyım
O an heyecandan kalbim çıkacak sanmıştım
..
Ne 'Anneler Günü', ne 'Babalar Günü'...
Şıpsevdi misin be güzelim,
Senin yüreğin, senenin her günü
Ana-baba günü....
..
Erhan, hafif zihinsel özürlü. Dokuz on yaşlarında, ama cüsseli, daha fazla gösteriyor. Gülmeyi pek sever, tombik yanaklarını kızarta kızarta güler. Bahaneside hazır. O gün kime taktıysa,
—Öğretmenim, şu güldürüyor ya der.
Öğretmen; onu iyi tanıdığı için, hadi gel bakalım, şimdi seninle bir şeyler yapalım. İşte o zaman neşesi daha bir artar. Hemen gelir, öğretmenin yanağına bir öpücük kondurur.
Öğretmenim, seni çok seviyorum!
Bu cümleyi, günde en az on kere söyler, içten samimi. Bu tür çocukların özelliğidir bu. Bir kere size bağlanmasınlar. Sizi, kimseyle paylaşamazlar.
Yine, bir öğretmenler günüydü, Erhan hediyesini getirdi, öğretmenin elini öptü. Ve paketini verdi. Sonra, bak öğretmenim dedi. Öğretmen paketi açtı, baktı sonrada;
Erhan bu çoraplar ne?
..
Dedi'ki bana bir sınıf kara tahta
Buram buram kokuyor toz tebeşirli hava
Binbir aydınlık gözler çok kafa
''Ben dershanenizde'yim siz neredesiniz? öğretmen'im'''
Anlatır'dı hergün yeni birşey öğretir'di
..
o kınalı eller
öpülesi yürekler
duygu yüklü sevdalı gönüller
ilim irfan ordusu öğretmenler
ne yapılsa hakkınızı ödeyemezler
harika insanlar övgüye değerler
cumhuriyet ve ilkelerini bizlere öğretirler
..
sevgili öğretmenler,
sevgili şairler,
sevgili arkadaşlar,
sevgili öğrenciler,
sevgili memurlar,
sevgili işçiler,
sevgili çöpçüler,
..
Merhaba aşkım yine ben geldim merak etme bütün sıkıntılarımı omuzlarımdan attım da öyle geldim. sen de beni özledin mi bu gece bilmiyorum ama yıldızlar; gelmezsem bu gece düşlerine, aşkım çok kızar merak eder demişti de o yüzden geliyorum bugün bütün okullarda seni öğretti öğretmenler öğrencilerine ben biliyorum artık aşkım alfabem nedir dilim, lisanım nedir. aşkım hani geçen gece gelmiştim de şuram ağrıyor demiştim de bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı, sol yanım sol yanım çok acıyor aşkım hem de her gün acıyor. Dün sabah yıldızlar taç yapmıştı hayallerimde saçlarına elinden tutup gökyüzüne çıkarmak istedim üzerinde siyah bir elbise vardı yakanda örgüden bir şal, gece olunca yağdırdı yıldızlar tüm mutluluğu saçlarına, bende ağladım, ağladım işte utanmadan, yıldızlar ne oldu dedi düştüm kolum çok acıyor dedim. Yalan söyledim aşkım, kolum acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu. Bugün her zamankinden çok yanında olmak istedim. yıldızlar hayali yanında dedi ama varlığı gibi olmuyor dedim. Ellerimi tutmasını gözlerime bakmasını istedim, yıldızlar tutup getiremem ki dedi, bari kokusunu getirin dedim. ben kokusunu bilmem ki dedi, bende banane dedim ağladım, yıldızlar uzak dedi, sustum ama için için yine ağladım aşkım, ha birde sol yanım çok acıdı aşkım, herkesin sevdiği yanı başında benim ki çok uzakta, benim yıldızım sevgin ne kadar büyükse aşkına o kadar yakın olursun diyor, benim yıldızım sevmeyi bilmiyor mu aşkım? offff benim yıldızım her gün bana türlü türlü nasihatlarda bulunuyor üzülmesin diye söylemiyorum ama bütün sevgililer hep el ele geziyorlar biliyorum yıldızlar seni bana getirmez aşkım. Sabah oluyor ben gideyim artık aşkım güneş bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum. Kim yoruyor gün boyu seni izin verme aşkım ne olur yorma kendini fazla uyanınca aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum aşkım bak fotoğrafın yanı başımda hayaline bir kez daha sarılayım. biliyor musun aşkım sana yazığım şiirlerimi şu ajandalarda biriktirdim. Üzerine de fotoğrafını yapıştırıp başucuma koydum her sabah onu öpüp kokluyorum kimseye söyleme ama aşkım bazen de konuşuyorum onunla ne yapayım seni çok özlüyorum aşkım. Haaa! unutmadan yıldızlara yarın sana yeni bir şiir yazacağıma dair söz verdim. Ben bu gece yazmaya başlayacağım kalbimin yazmadığını anlarlarsa bana çok kızarlar ne yapayım ben kalbimden gelenleri hep sana yazdım. Banane kızarsa kızsınlar ben kalbimden gelenleri yalnızca sana yazacağıma söz vermiştim, hem ben neyi nasıl anlatacağımı bilmiyorum ki kalbim biliyor. Senin adın geçince şiirlerimde sol yanım acıyor aşkım hiç bir şey yiyemiyorum bazen de dayanamayıp ağlıyorum. Kağıda da böyle yazamam ya aşkım ben fotoğraflarını öpeyim sende gel rüyama beni öp mutlaka gel aşkım sen rüyalarıma gelmeyince sol yanımın acısı ile uyanıyorum aşkım. Sol yanım çok acıyor aşkım. Sol yanım çok acıyor.
..
Gerçek öğretmenler ki;
Yükselmek için yıldızlara,
Omuzlarına bastığımız devler!
Okullar;
Arka kapıdan boşluğa,
Ön kapıdan hoşluğa,
..
Hiç kimse itiraz etmeyecektir sanırım; bugünlerimizi yaşlılarımıza borçluyuz.
Politikacılarımız da bu fikirde olacaklar ki, birtakım öncelikleri var yaşlıların.
Toplu taşıma araçlarında ücretsiz seyahat da bunlardan biri.
Şimdi diyorum ki; çok sayıda lüks araç alsak, son derece konforlu donanımın yanında araç başına dört hizmetkar tahsis etsek, duraklara bağlı kalmaksızın evlerinden alarak yaşlılarımızı pastane postane gezdirse!
Çok fazla değil bu istediklerim; bugünkü konforlu yaşamımızı onlara borçlu değil miyiz?
..
Bağlarda bülbüller dalda yapraklar
Sevgililer günün sevgilin olsun
Duvaklı tenimi öpen topraklar
Sevgililer günü sevgilin olsun
Sararmış başaklar nemli bulutlar
Dalında ermemiş ham kalmış dutlar
..
İnsan beyni en üstün
Düşündükçe gelişir.
Onu keşfettiği gün
Bütün eller birleşir.
Kutsal yerdir okullar.
İlim irfan yatağı
..
En güzel gün
Ne dünü ne bu günü
Ama içimdeki bir günü
Tüm insanlar seviyor bu günü
364 gündür unuttuysan beni
Bu günde unutmayın beni
Ne dünü ne bu günü
..
kızılsekide bir sabah vakti
her şey sessiz
gün desen her şeye rağmen ümitli
çünkü halen
kendine var güveni!
kızılsekide bir öğlen vakti
..
İlk haftamız bu bizim ilkokul günlerimiz,
Şiir okuyacağım bizi dinler misiniz?
Geçen sene bir idim, bu sene ikideyim,
Seneye üç olacak, dörtle bitireceğim…
Kitaplarım masamda, defterlerim çantamda,
..
En çok İstanbul şarkısı besteleyen besteci Gaziantepli Bestekâr-Şair Erol Güngör
olup Bestelediği şarkıların isimleri aşağıdadır:
1- Adalara gitmedinse-Makam Muhayyer-Söz ve müzik Erol Güngör
2-Adaları görmeden İstanbulluyum deme-Makam Buselik-Söz ve müzik Erol Güngör
3- Aşkın tadı sende güzel İstanbul-Makam Nihavend-Söz ve müzik Erol Güngör
4-Bakırköy İstanbul'un en kıdemli köyüdür-Makam Hicaz- Söz ve müzik Erol Güngör
..
Bestekâr ve şair Erol Güngör’ün İstanbul şarkılarının okunduğu konserler:
Adalara gitmedinse (söz-müzik:Erol Güngör)
Bu eserin okunduğu konserler:
11.05.2006 tarihinde İstanbul Vefa Lisesi konser salonunda
31.05.2006 tarihinde İstanbul Mecidiyeköy Büyükşehir Belediyesi konser salonunda
30.01.2007 tarihinde İstanbul Kadıköy Evlendirme Dairesi konser salonunda
18.03.2007 tarihinde İstanbul Taksim AKM konser salonunda
..
Bulut olmuş gözlerim ağlamakta,
Geleceğin günü beklemekten yoruldum,
Hasret kaldım gözlerinin rengine,
Geleceğin günü beklemekten yoruldum.
Yıkıldı şu koca dünya üstüme,
Kaç bayram, kaç asır geçti,
..