Aslında ben daha güzel ölürdüm
Arka bahçede askercilik oynarken
Tahta tüfeğimle toprağa uzanır
Annemin sesiyle doğrulurdum hemen
—Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!
Yerdeyim yine bak anneciğim
Ne´olur kızma adımı çağır
..
Bir küçük kız gülüşünü unutmuştu
papatya tarlasında
kâğıda çizdiği çöpten bebeği
ölen minik kedisini yanyana gömdü
eliyle toprağı tümsekleyerek mırıl mırıl sessiz
bir dua eşliğinde
bir başka gün aynı sıraya
..
Şakir Sabri Yener Başöğretmenimin “Gaziantep Büyükleri” kitabı “Bir çok “Benim Güzel Gazianteplilerim” yazılarımın kaynağı oldu. Bir yazarımız bu kitaba atıfta bulunarak şunları söylüyor:
“Asıl Gaziantep büyüğü kendisidir.”
Bu tanı mestetti beni. Çok yerinde bir tanıydı. Söyleyene tüm yüreğimle katılıyorum. Gerçekten engin gönüllü bir insandı Başöğretmenim.
Onun “Halkevi”nde etkin görevleri olduğunu, 1939 yılında Ali Nadi Ünler ile birlikte, Başpınar Dergisini çıkarttığını, sayılamayacak kadar çok araştırma, derleme yaptığını, öğretmen, başöğretmen olduğunu, şiir yazdığını, beste yaptığını biliyorum.
Yener’in yapıtlarının tümünü belgeleyen bir araştırmayı da içeren “Gaziantep Halkevi Yayınlarını”nı araştırmak, yazmak hangi şanslı Gaziantep yazarına nasip olacak bakalım?
“Öğretmenlerin öğretmeniydi” tanımı yetmez anlatmaya Şakir Sabri Yener başöğretmenimi. O tanıdığım en büyük başöğretmen değildi sadece. İyi bir dilci, iyi bir şair, iyi bir müzisyendi aynı zamanda.
Biz onun öğrencileri kendisiden aldığımız feyizle öğretmen olup ondan öğrendiklerimizi öğreterek, güftesini yazıp bestelediği, bizlere öğrettiği marşlarla eğittik, büyüttük yaşama saldık çocuklarımızı.
..
Ben bir garip öğretmen,
Anadolu’dan,
Yiğitler diyarından.
Buram buram türkü,
Buram buram hasret,
Buram buram muhabbet kokan yerden,
Gönlümde vatan sevgisi,
..
TERKEDENLER
Hacali zili çal!
Bu sert emir karşısında;
Hacı Ali; koşa koşa okulun merdivenlerinden çıkar, tahta saplı, sarı dökümden, iri tokmaklı, kocaman; okulun zilini eline alır, hafif ileri doğru kaykılarak merdivenlerin başında zili çalmaya başlardı.
Kenarda, köşede, duvarların üstünde, ağaçların altında, arka bahçede hatta okula yakın; evlerine giden bütün talebeler zilin sesini duyar duymaz koşa koşa okula gelirlerdi.
..
Öğretmenlik dünyanın-en güzel mesleğidir
Rabb'imizin Adem'e-ilk öğüt desteğidir
Eşya isimlerini-öğretti Cenab-ı Hâk
Eğitim ve öğretim-öğren tarihine bak
Öğretmenlik mesleği-kutsal değer mefkûre
Onların sayesinde- bayrak düşmedi yere
Adem'den itibaren-hep Peygamberlerimiz
..
Yıllarca hep bir ev resmi çizmeye çalıştım.
Üç gene benzerdi çatısı
Kapısını takıpta,bir türlü camlarını nereye yerleştireceğimi bilemezdim.
Hele bacası yokmu? otutturamazdım bir türlü.
Ya yerini bulamazdım, ya yamuk olurdu.
Dumanın resmimi ise hiç yapamadım.
Hep güzel bir ev resmi çizmek istedim.
..
Saf kalplerin biricik ustası,
Yorulmak bilmeden,
Çalışan,çırpınan
O,fedakâr insan.
Sabretmekten zevk duyup
Güçlüklere katlanan,
Güçlüklerle çarpışan
..
“24 Kasım Günü”-engin mutluluk sevinç
Bugün şeref günümüz-bütün öğretmenler dinç
Saygıyı yenileme-hep kutlayın bu günü
Atamızdan emanet-sakın unutma dünü
Yirmi Dört Kasımların-anlamı daha büyük
Devletim sahip çıksın-ışık kalmasın sönük
Mutlu bir yaklaşımla-bu günümüz bir doğuş
..
Söz gelimi; öğretmenlik doğada salt başına sağlama yapar bir iş ve işlev değildir. Öğretmenlik işi toplum sal oluşun ve toplumsa mantığın yansımasıdır. Toplum öğretmeni sistem içi mantık bağıntısıyla giriştirir.
Öğretmen; sistem içinde, sistem içinin tümleri olur bir mantık üzerinde kendi anlamını bulur. Öğretmen sistem içinde kendi anlamını bulduğu bu bağıntıyla, sağlama yapar. Öğretmenliğe ihtiyaç duyan sistemdir, öğretmenlik diğer işlevler gibi sistemin tümleri oluşla sistemin, mantığı kapsamındadır.
Ya da bunun gibi akülü bisikleti (özürlü bisikletini) üretmenin mantığı da topluma dek tümleşik mantık olmakla bu sistem mantığı içinde olmakla, kişilerdi kullanımına dönüşürler. Yani akülü bisiklet kişi için işlevdi düşüncenin kotarması değildir. Toplumsa mantığın ürünüdür.
Akülü bisiklet sistem içindir. Öğretmenlik te, akülü bisiklet işi de; sistem mantığı nedenle sistem içindeki işlev olan kişiler içindir. Sistem dışında akülü bisiklet (tekerlekli sandalye) inşa olamaz. Totemi sosyal yapılar da neden akülü bisikleti yoktur?
..
Öğretmenlerin öğretmeniydi Şakir Sabri Yener
Şakir Sabri Yener Başöğretmenimin “Gaziantep Büyükleri” kitabı “Bir çok “Benim Güzel Gazianteplilerim” yazılarımın kaynağı oldu. Bir yazarımız bu kitaba atıfta bulunarak şunları söylüyor:
“Asıl Gaziantep büyüğü kendisidir.”
Bu tanı mestetti beni. Çok yerinde bir tanıydı. Söyleyene tüm yüreğimle katılıyorum. Gerçekten engin gönüllü bir insandı Başöğretmenim.
Onun “Halkevi”nde etkin görevleri olduğunu, 1939 yılında Ali Nadi Ünler ile birlikte, Başpınar Dergisini çıkarttığını, sayılamayacak kadar çok araştırma, derleme yaptığını, öğretmen, başöğretmen olduğunu, şiir yazdığını, beste yaptığını biliyorum.
Yener’in yapıtlarının tümünü belgeleyen bir araştırmayı da içeren “Gaziantep Halkevi Yayınlarını”nı araştırmak, yazmak hangi şanslı Gaziantep yazarına nasip olacak bakalım?
..
26 Eski bir çocuktu Seyfettin Başılar
Seyfettin Başçıllar’ı, ilkin 1950’yi yıllarda Pazar Postası’ndaki bir şiirinden tanıdım, sevdim. Sonra hemşerim olduğunu öğrendim. Sevincim iki kat oldu. Daha sonra tanıştık, bir Kat daha büyüdü mutluluğum. Gerçekten şiirinin adamıydı. Sessiz, sakin, büyüklüğünün ayırımında olan ama bununla asla böbürlenmeyen güzel insandı.
Ülkü Tamer, Onat Kutlar, Uğur Cankoçak, Atılay Arsan, Cevat Özer vb’dan oluşan grubumuza katılarak o da buluşmaya başladı zaman zaman bizimle.
Kilis’te oturuyordu. Bizi kentine çağırdı bir gün. Sekiz on kişi, topluca gittik. Birlikte yedik, içtik söyleştik. Geceyi evinde geçirdik. Yere serilmiş döşeklerin üstünde boğuştuk, çocuklaştık. Yaramazlıklar yaptık.
O hepimizden olgun yaştaydı. Biz yaramazlık yaparken o sanki bizim ağabeyimiz, babamızmış gibi, dudaklarının kıyısında tatlı bir gülümseme, sevecen bakışlarıyla bizi izliyordu.
İyi bir gözlemcinin gözünden kaçmazdı onun da bizim gibi çocuklaşmak istediği... Bizim gibi boğuşmak istediği... Ama o kadar çok çektirmişti ki yaşam, unutturmuştu ona yaşayamadığı çocukluğunu bir daha yaşamayı.
..
İşini Bilir Kişi… Şok Gazetesi Halkın Sesi Kaan Özbek
Kaan Özbek
ŞOK GAZETESİ
HALKIN SESİ HABER HATTI
[email protected]
..
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 11 - Bölüm
Saygıdeğer gönül dostlarım. İnsan öğrencilik hayatında ki başarısızlıkların ezikliğini öğretmeni ile yıllar sonra karşılaşsa da yaşıyor. Melahat hocam bu derneğe üye olmakla kendi hayallerinin gerçekleşeceğini ümit ediyordu ve öylede oldu. Hasretlik, ve özlemi sevinç gözyaşlarıyla ağlaşarak noktaladık. İlkokuldaki başarısız bir öğrencisinin şair ve yazar sıfatıyla karşısına çıkması, üstelik Türkiye'nin beşinci büyük derneği olan Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler derneğinin kurucusu ve başkanı olmasıyla hocasını gururlandırıyordu.
Bende otuz yıl sonra ilkokul öğretmenime karşılaşmanın mutluluğunu yaşıyordum. Eşi Nazif beyde öğretmenimdi. Okul anılarımla ilgili Maziler çiçek açarsa diye hazırladığım yazı metnim hocamın ilk kitabında yayınlandı.
Dernek başkanı olduğum için bir çok toplantılara davet ediliyordum, Yanımda hocamı da götürüp gönül dostlarımla tanıştırılıyorum. Öğretmenim de kitabını imzalayıp sunuyordu. Belkide öğretmen, öğrencinin diyaloğu ülkemde ilkti.
..
Yaşı 19 bir genç çiçeği burnunda
İlk Öğretmen olarak atanmış köye
31 Temmuz 1969 tarihinde göreve
Bismillah diyerek başladı göreve
Sağlıklı şevkli heyecanı dorukta
Amik Ovası’nın bir ova köyünde
..
Behçet Necatigil,
çalışma odasına çekildiğinde
evde yürüyen kedinin ayak sesleri duyulurdu.
1.
1970 Yılının Eylül ayı..İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü. Fikirtepe. Padişah V.Murat'ın av köşkünün bahçesi.. Bugün İstanbul Atatürk Fen Lisesinin bulunduğu alan..Daha önce girdiğimiz sınava yuvarlak bir sayıyla bin erkek, beş yüz bayan başvurmuş.. Alınacak yatılı öğrenci sayısı beş erkek, beş bayan.Bin erkekten beş kişinin arasına girmek, benim gibi taşradan gelmiş biri için çok zor. Önce yazılı bir sınava katıldık. Sınavda sanırım yüzün üstünde öğrenci var. Sınavda en başarısız bendim belki de..Ne Divan Edebiyatı, ne de dilbilgisi..TÜRKÇE ÖĞRETMENİ olmak için sınava giriyorduk.
..
Yokluk varlıkta,
Varlık yoklukta
Anlaşılır derdi anam.
Düşüncelere daldım
Durup dururken.
Ne biliyorsam,
..
Öğretmen bir bahçedir,
Çocuk ise çiçeği.
Öğretmen hazırlıyor,
En güzel geleceği.
En kutsal varlığımsın,
Sevgili öğretmenim.
..
Küçük yaşta öğretmen olacağım dedim
Gönül verdim bu mesleğe çocuksu heyecanımla
Tüm oyunlarda elimde bir tebeşir
A-B-C yazdım kaldırım taşlarına
Arkadaşlarım öğrencim oldu
Onlara ders verdim minik yüreğimin
Öğretmen sevgisiyle
..
Öğretmen üç yazılıdan da
Üst üste on alan öğrenciyi çağırdı yanına
Tebrik ettikten sonrada
Baban kim kimin oğlusun diye sordu
Öğrenci cevap verdi üzülerek
Babam yok ölmüş dedi
Öğretmen birden coşup duygulandı
..