ÖĞRENCİ ŞİİRLERİ

ÖĞRENCİ ŞİİRLERİ

Işık German Ersoy

Öğretmen eşleri
Eşlerinin akşamları
Eve gelince
Aile bireylerini
Sınava çekmelerinden
Çekinirlerken
Halen öğrenci olanların
..

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Cumartesi günleri bazen sabahları Cebeci Pazarı'na takılıyorum. Arada tek başına bazen de benim gibi bir kitap hastası çok sevdiğim bir arkadaşımla. Bizim ki hastalık işte, daha tedavisi de bulunamadı onu söyleyeyim. Pazar da ne ararsan var derde devadan gayrı. Benim ilgi alanım tahmin ettiğiniz gibi kitaplar. O kadar ucuz o kadar hesaplı kitaplar var ki hayret edersiniz, fiyatlarını söylesem dudağınız uçuklar. Tabi ki çoğu kullanılmış kitaplar ama çok temiz olanları da var, çok hırpalanmış olanları da, bize de zaten içinde ki bilgiler lazım...

Kedilerimiz 16 Nisan günü Hürriyet Ankara sayfasına çıktı, mahallemizin değerli bakkalı Yaşar amcaları ile birlikte. Çakır kedi bile medyatik oldu da bir biz olamadık medyatik. Her neyse çok da önemli değil zaten. Yavruların gözlerinin açılmasına ramak kaldı, az bir zaman sonra dışarılarda dolaşmaya başlarlar. Sokağın başlarına yazılar bile astık arabalar için''Dikkat kedi var yavaş geçin'' diye...

Havaların bu sıralar maşallahı var, aman nazar değmesin. Ara da İtfaiye Meydanı'na iniyorum, ara da Çıkrıkçılar yokuşuna sarkıyorum. Buralar hâlâ çok otantik yerler benim için. Turistler de kendilerini göstermeye başladılar güzel Ankara'm da yavaş yavaş. Biz de yabancı dilin Y si bile olmadığından bu yaz da haliyle tarzanca anlaşacağız denk gelen olursa. Hem Tarzanca'nın dil kuralları ve sözlüğüde yok.

Tam bitişiğimizde ki Anafartalar Meslek Lisesi'nde bir dolu öğrenci var cıvıl cıvıl, coşku dolu gençler. Bazen diyorum ah onların yaşına insem, arada da boş ver be oğlum, ne sıkıntılar çektin sen o yaşlarda, ne terk edilmişlikler yaşadın o yaşa inip de ne olacak diyorum ve konuyu kapatıyorum...
..

Devamını Oku
Erdal Ceyhan

İşte günün ilk ışıkları
İlk taksi geçti sokaktan
İlk öğrenci sırtında çantası
Kapıyı çarptı
Ve Ayşe
Yine tam 8.15’te
Penceremin önünden geçti.
..

Devamını Oku
Cengiz Çetik

Hayat bazen küçük, bazen de büyük süprizlere gebedir. Hiç beklemediğiniz an, iyi veya kötü süprizlerle karşılaşırsınız. Bazen de hedef koyarsınız geleceğinize ve her engeli tek tek aşacağım dersiniz. Bazen başaracağım diye yola çıkarsınız, beklemediğiniz tuzaklarla karşılaşırsınız. Bazen çalışırsınız küçük bir teşekkür beklersiniz bir de bakarsınız ki gözünüzün içine baka baka başkasına teşekkür edilir. Hayat, böyle garip olaylarla doludur.
Bazen ıssız yerlere gidip uzansam, hiçbir şey düşünmesem dersiniz.

Denizdeki dalgaları seyretsem ya da ormana gitsem saatlerce dolaşsam; sorunları unutur muyum?
dersiniz. Ama döndüğünüz de o sorunlar, orada sizi hazır bekliyor olacaktır.

Bazen gelecek için hayaller kurarsın; başarılı ve daha iyi bir gelecek olsun dersin. Ama birileri durmaz; kaşır durur ardından. Bazen sevgi ararsın, biraz olsun hayatıma renk gelsin diye. Bazen de sevgiden kaçarsın, beklemediğin davranışı gördüğünde. Bazen üzerine üzerine gelirler; haktan adaletten bahsedip, hakkına göz dikerler.Sen, hayat bu deyip stres yapmazsın; olur böyle vakalar diye kendini avutursun.
..

Devamını Oku
Mustafa Cilasun

Yar…
Niye şaşkındım
Gelen telefon adına sancılandım
Kayseri İmam Hatip Lisesine giden oğlumdan sandım
Okulun Müdür Yardımcısı Yusuf Bey diye bir zevat arıyormuş hitabette kaldım
O kadar seviyesiz ve nezaketsiz ki ne yapacağımı şaşırdım, meramını dinlemeye başladım
Okulun hocaları arabaşı içeceklermiş, bunu yapabilecek bir öğrenci velisini arıyorlarmış
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Araç gereç sağlamada eğitimin içinde,
Sağlık veya benzeri gerektiren işlerde…

Öğretmenevleri ve mahalli yerellerde,
Bağışın hizmet demek eğitim öğretimde…

Öğrenci yurtlarımla huzur evlerim için,
..

Devamını Oku
Ufuk Nazım

Bir kose tozlu karanlik uzak
Bende istiyorum o koseden seninle bakmayi
Onumuzde Izmir aksamlari
Ogrenci dusleri sardi bak simdiden yarinlarimizi
Midemizde umutlu bir gurultu
Hala anliyabiliyoruz aclarin gozbebeklerini
Ne mutlu insanim diyene
..

Devamını Oku
Bedri Karaarslan

Yıl 1981 Dicle Üniversitesi Öğretmen Yüksek okulu Birinci sınıftayım.Sınıfımızda konuşmayan,derdini jest ve mimiklerle anlatan bir arkadaşımız var.Adı Sirac.Yüzü çok sevimli... Küçücük bir yüz, kocaman iki kara kara göz ve buruşuk bir surat.Cin gibi bakan iri gözleriyle oldukça da sempatik biri...Herkes sevdi Sirac'ı...
O yıllarda okullarda engelli öğrenci kontejanıyla okuyanlar var.Bizler de Sirac'ı konuşma engelli biri olarak düşünmüş; Sorgulamadan onu öyle kabul etmiştik. Van'ın Gevaş ilçesinden olan Siraç, Almanya'da doğmuş,orada büyümüştü.Özelliklerinden dolayı bu arkadaşımıza ekstra hassas davranır,onu gittiğimiz her yere götürürdük.Sirac,sempatik tavırlarıyla kısa bir sürede herkesin çok sevdiği,birlikte vakit geçirmekten hoşlandığı biri haline geldi.Edebiyat bölümünün adeta maskotu oldu diyebilirim.
Sanırım dönem sonlarına yakın bir gün, Salih Aykal Hoca'mızın girdiği Halk Edebiyatı dersinde her zaman yaptığımız gibi tartışmalı bir söyleşi etkinliği gerçekleştiriyorduk. Derste:Halk şairlerinin halk kültürüne katkıları nelerdir? Şairler bilinçli aktivistler olabilmişler midir? Aşıklık geleneğinin bu gün sürememesinin nedenleri nelerdir? soruları irdeleniyordu.
Öğretmenimiz konuşmak isteyene söz veriyor; tartışma keyifli bir şekilde sürüyordu. Fakat öyle bir şey oldu ki! ...Sınıf adeta şoka girdi. Salih Hoca'mız Sirac'ın elini havada görünce, önce şaşırmış,sonra da: ''Arkadaşlar! Durun,durun bir dakika...Sirac arkadaşımız söz istiyor.'' deyivermişti.
Bütün başlar pencere tarafının ortalarında oturan Sirac'a döndü.Herkes nefesini tutmuş ona bakıyordu. Jest ve mimiklerle bir çeşit pandomim yaparak düşüncelerini ifade etmesini beklerken, Sirac, önce bir yutkundu sonra boğazını temizlemek için öğürtüye benzer bir takım sesler çıkardıktan sonra konuşmaya başladı. ilk cümlesi en ön sırada oturan arkadaşı parmağıyla işaret ederek: ''Bu arkadaşın dediğine katılmıyorum.'' oldu. Sonra, o ana kadar konuşan herkesi tek tek gösterip iki-üç dakika boyunca ''Ahmet'e katılıyorum,Yaşar'a katılmıyorum.Gülten'e katılıyorum semra'ya katılmıyorum.''şeklinde devam etti. Sonra da yerine oturdu. Bu kez Sirac konuşmuş, hepimiz konuşma engelli olmuştuk.
Yıllar sonra, edebiyat öğretmeni olarak girdiğim her yeni sınıfta bu anımı anlattım.Edebiyat derslerinde öğrencinin katılımının önemli olduğunu vurguladım. Ve Sirac gibi iki kelimeyle de olsa herkesin derse katılmasını özellikle istedim.
Böylelikle her defasında Sirac'ı da anmış oldum.
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Kimimiz beyazız kimimiz zenci
Kimimiz öğretmen kimi öğrenci,
Varlık aleminde her insan inci,

İnsan olabilmek asıl mesele,
İnsan olamayan, bakar görsele.

..

Devamını Oku
Kağızmanlı Mehmet Kesen

Öğretmen üç yazılıdan da
Üst üste on alan öğrenciyi çağırdı yanına
Tebrik ettikten sonrada
Baban kim kimin oğlusun diye sordu
Öğrenci cevap verdi üzülerek
Babam yok ölmüş dedi
Öğretmen birden coşup duygulandı
..

Devamını Oku
Mehmet Çobanoğlu

Biz indik alanlara biz varız her bir yerde
Gücümüz çelik gibi kuşandık her seherde
Coplansak da biz varız dövülsek de biz varız
Hem okur hem yazarız hiç korkmayız zalimde

Biz halkın çocukları erkek, kız hep beraber
Doğu, Batı, Güney, Kuzey hep özgürlük ister
..

Devamını Oku
Hüseyin Durmuş54

Değerli dostlarım. Uzun bir yaz tatilinden sonra okullarımızın kapıları eğitim öğretime açılıyor. Anasınıflarında bu sene yeni gelecek olan çocuklarımızın eğitime kazandırılması, bu çocuklarımızın eğitime hazırlanmaları için ön hazırlıklar yapılacak. Birçoğu anaokullarından gelen ve eğitme yabancı olmayan çocuklarımızın dışında, ilk defa ilkokula gidecek olan öğrencilerimizin de olduğu ve bir haftadır okula alışma eğitimine tabi tutulan çocuklarımızla birlikte 20. Eylül. 2010 tarihinden itibaren ilköğretim ve lise öğrencileri eğitim öğretime başlayacaktır. Yaklaşık olarak 17.000.000 gencimiz 2010-2011 eğitim öğretim yılına başlayacaklar.
Yine bir telaş, yine bir heyecan, yine bir takım burukluklarla bir eğitim öğretim yılı başlayacak. Bazı çocukların tüm istekleri yerine getirileceği için sevinç yumağı içerisinde eğitim öğretime başlayacak. Bazı öğrencilerimizin ise ailelerinin ekonomik güçlerinin yetersizliği nedeniyle istekleri bir anda karşılanamayarak daha ilerideki aylara aktarılacağı için eğitime buruk başlayacak. Sevinç ve hüzün yumakları aynı sınıf içerisinde bir eğitim öğretim yılının sonuna kadar sürecektir. Ama sevinçli, ama hüzünlü fark etmeyecek. Aynı sınıfı, aynı havayı, aynı öğretmeni paylaşarak geçirilecek bir sekiz aylık süre var önlerinde.
Hiç kimseye nasihat verme düşüncesinde değilim sevgili dostlarım. Ancak eğitimde öğrencinin, öğretmenin, okulun bir sacya ayağı oluşturduğunu düşünürsek; eğitimin önceliği sanırım ortaya çıkacaktır. Sekiz aylık bir eğitim öğretim sürecinin yabana atılacak bir düşünce olmadığına inanıyorum. Eğitim öğretimin temel taşı olan, onlar olmadan eğitimin olmayacağı öğrencilerimizi büyük zorluklar beklemektedir. Yağmurda çamurda, kışta kıyamette, yolların uzun zaman karlarla kapalı olduğu; uzun zaman yolların açılmasını bekleyen insanların olacağı eğitim öğretim tabii ki kolay ve rahat olmayacaktır. Zorlu bir eğitim ve öğretim yılı hem öğrencilerimizi, hem öğretmenlerimizi, hem velilerimizi, en önemlisi okul yönetimini beklemektedir.
Sevgili dostlarım. Geleceğin gençleri, vatanı emanet edeceğimiz bu gençler için siz velilere büyük görevler düşmekte. Aynı zamanda bu gençlerimizi de büyük sorumluluklar beklemektedir. Bu seneki eğitim öğretim yılında velilerimize düşen görev ve sorumluluklardan başlamak istiyorum. Buna göre:
1- Öğrenci velilerimizi 2010-2011 eğitim öğretim yılında çok zor bir yıl beklemektedir. Birçok velinin; günümüz ekonomik şartların zorlukları karşısında veli olarak görevini çok kolay bir şekilde yerine getirebileceğini söylemek sanırım kolay olamaz. Ancak bütün bu olumsuzluklar karşısında bile velilerimizin; canla başla çocuklarına ve eğitim öğretime karşı görev ve sorumluluklarını en iyi bir şekilde yerine getireceklerine inanıyorum. Velilerimize bu konuda başarılar dilemek isterim. Ancak velilerimizi bekleyen sorumluluklardan da söz etmeden geçemeyeceğim. Buna göre:
a) Velilerimizin bir yanlış uygulama yapmamasını istiyorum. Çocuğunun okula gitmesini ve başarılı olması durumunda ise ona bir takım ödülleri vereceğini söylemesi bana göre büyük bir yanlıştır. Velilerimizin asla çocuklarının başarı durumunu bir ödüle bırakmamalıdır. Ödül sözü yanlıştır.
b) Velilerimiz; okul, veli ve öğretmen ilişkilerine çok dikkat etmek zorundadır. Öğrencisinin başarısını artırmak, derslerinin başarı durumunu kontrol etmek, okula olan devam devamsızlığı konularını takip etmelidir. Eğer öğrencinin sorunları varsa onarlı çözme yollarını aramalıdır.
..

Devamını Oku
Ayşe Birgül Yılmaz

Bir okul çıkışında
Hiç gördünüz mü öğrencileri
Hiç düşündünüz mü bekleyenleri
Sanki mahşer yeri gibi okul önleri

Ne kadar öğrenci o kadar ana
Ne kadar öğrenci o kadar baba
..

Devamını Oku
Menşure Öktem

Yine seni özledim.Yine aklım karıştı baba..Özlem aklı karıştırır mı? Bunu öğretmemiştin bana.
Bugün benim doğum günüm.Şimdi sekiz yaşımdayım.büyüdüm erkek oldum ama hala anlamıyorum sen neden yoksun baba.Önlük bana çok yakıştı. Senin hep görmek istediğin gibi pırıl pırıl bir öğrenci oldum ama sen göremedin üzgünüm çok üzgünüm baba...Karlı bir kış günüydü.seni bir tabutn içine koymuşlardı.Yine çok yakışıklıydın. Derin bir uykuya dalmıştın.Çağırdım defalarca seslendim sana,cevap vermedin küstüm sonra.Hani söz vermiştin.Kartopu oynayacaktık ilk kar yağdığında.Hava çok soğuktu ama babannem ağlarken ''oooyyy ciğerim yanıyor'' diyordu. İnsanın ciğeri nasıl yanar baba?
Çok büyük bir kalabalık vardı.Herkes ama herkes ağlıyordu.Hep bir ağızdan ''ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ'' diyorlardı.Sen şehitsen ölmüş olamazsın.Ölmediysen nerdesin baba?
Kocaman bir türk bayrağına sarmışlardı tabutunu.Sen onu hep göklerde görmek isterdin.''Kutsal sevdam bayrağım'' derdin ya hani.Nedense biraz da kısksndım o zaman seni.Affet baba.Peki neden anlamıyorum hala.Şimdi sen öldün mü? Ozaman vatan bölündü mü? Çok karıştı aklım baba.Vatanı kim bölmek ister ki.Bu büyük günah değil mi? Dedem anlatırdı ya hep ''benim dedem çanakkale'de şehit oldu vatanı kurtarmak için'' derdi ya...Ozaman büyük büyük dedem yok yere mi öldü? neden tekrar vatanı bömek istiyorlar baba? Hani okula gidince her şeyi öğrenecektim.Bunları neden öğretmiyorlar baba? Bildiğim tek şey var. O da sen yoksun yanımda.
Annem çok özlüyor seni biliyorum.Babanla gurur duyuyorum diyor.İnsan gurur duyunca ağlar mı? Özleme alışır mı baba? Peki gurur senin yerine kardeşimi koklar mı? Beni maça götürür mü acaba?
biliyor musun baba,benim ciğerim yanmıyor elledim sıcak değildi fazla.Hem duman da çıkmıyor.Ama içimde bir yer var.Seni her düşündüğümde orası çok acıyor,sızlıyor,sanki kopacakmış gibi oluyor.Sanki birileri devamlı kalbimi sıkıyor.Galiba sen yokken hep hasta oluyorum baba.
Bu acı nasıl diner? Ellerin ellerimi nerde bekle? Koşabilmek için seninle yollar bizi nasıl özler? Vatanı hangi canavar böler? Onlara senden başka kim dur der? Gel de anlat bana.Anlat, öğret ki bende şehit olayım baba..
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

İran Cumhuriyet muhafızları bir terör kurumu, diyor Obama. McCain cumhuriyetçi, düşüncesi ama Terör kurumu devamı. Neden Cumhuriyete çamur yığışıyor insan? Görüşmeler kimlerle yapılır? Nükleer silah büyük bir tehdit, evet! Nükleer enerji ihalesine yılışmak ne peki? Silah dosdoğru öldürme aracı, nükleer enerji doğayı da birlikte öldürüyor.

Diyalog diye; ülkeler ülkelerle savaşmasın, ülke içinde üretilen hükümet işgaliyle sömürgeyi yerleşmeyi anlatıyorlar. Ne de insancıl bir seçim buluşuymuş bu! Bu hayvanlaşmışlık uğruna mı Cumhuriyet çamurda boğdurulmalı?

Daha güvenli bir ulus olma yolunda ilerliyoruz, diyor McCain. Obama demokrat, düşüncesi ama yolsuzlua umarsız tutum almak. Neden iş birliği ahlakını demokrasi anlayışı maskesiyle duyarsızlaştırıyor insan? Yahudi soysuzluğunun birliği Tarikat soyluluğu, varlığı ise şeytan üçgeni öcüsü olduğuna baş eğdirmek ne kadar ciddiyette bir önemdir? Şeytanın işi gücü işte ırza girmek; dilin ırzına girmek, dinin ırzına girmek, toprağın, yüreğin, gözün, gönlün, canın, malın, çocuğun... bebek mi sırada şimdi? İç politikada tecrübeye sahip biri, dış politikada tecrübenin sahibi olmaya yeterlidir, yeteneklidir...

Obama – McCain tartışmasına tarafsız kaldım diyemem. Taraflı olmak, düşünceyi düşünceme almış olmaktır. Türkiye derken, başka ülkeyi felakete sürümeyi düşünüyor veya planlıyor olmaya Türküm diyemem vicdanımın huzuru, refahı veya onuruna! İç ve dış politika tecrübesi, her ülkenin, topluma hukuk koruduğu mutluluğu görmektir. Yolsuzluğu güçlendiren ve organize olan, örgütlenen Tarikat bir Terör kurumudur! Onları bir ülkede hükümet olmaya güçlendirmek kadar, bir ülkeye saldırmak da ayrı mekanda, aynı suçlarla sömürge yılışan dikatörlüktür! Amacım savaş ama, niyetim barış dersem yutarlar ancak, demektir bu!
..

Devamını Oku
Rabia Balaban

ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA


Bir bahar sabahı, yanımıza baharları katarak, çıkınımızda yürekler dolusu umutla Samsun ili Alaçam ilçesi Umutlu köyüne gittik. Gittik ki, gözlerdeki cennet dolusu gülücükler daha da umutla baksın Umutlu da. Gittik ki, vazgeçmişliğin, bezmişliğin yüzlere yansımış hüznü, gidişimizle dinsin Umutluda.
Ankara’nın büyük kolejlerinden birinin Halkla İlişkiler departmanının sorumlusuyum ben.1500 öğrencinin ücrete tabi okuduğu bu okulda, öğrenci olmanın artılarını bende kendi çocukluğumdan ve bu gün mesleki tecrübelerimden dolayı iyi bilirim. İlkokul 3. sınıfta özel koleje başlatılmış bir eğitim geçmişi ve bu gün yine özel bir kolejde mesleğimi icra etmek. Çocukluğuma ve bu günüme baktığımda hep aynı sosyal ve ekonomik statünün içerisinde geçmiş bir ömür. Ama hep diğer hayatların da farkında olarak solunan bir ömür.
Ben Allahın insanları nedensiz dünyaya getirmediğine inananlardanım. Yaratılmış ve soluk alan her canlının var oluşunun bir nedeni olduğunu düşünenlerdenim. Bu nedenledir ki gözlerim gördüğü her şeyi sorgular. Bu nedenledir ki yüreğim Umutluyu ilk gördüğü günden beri Umutluda atar.
Erguvan çiçekleriyle, hanımelileriyle, yaseminlerle bezenmiş bir köydür Umutlu. Yeşilin her türlüsünü görebileceğiniz, tabiat ananın kucakladığı, gökyüzüne uzansanız değebilecekmişsiniz kadar yakın, dağların tepesinde, sanırsınız ki yeryüzünün saklı cenneti Umutlu. İnsanının sorgusuzca, düşünmeden elinde olamayanını dahi paylaştığı, gözlerdeki arınmışlığın, temizliğin yitirilmediği bir köy Umutlu. Büyük kentlerden yılmış yorgun yüreklere tertemiz bir soluk oldu Umutlu.
..

Devamını Oku
İbrahim Faik Bayav

-Uyuşturucu, okulları sardı diyorlar-
Eğitim, tekrarlarmış, boş gel seferi gibi.
Öğrenci, yol gidermiş kağnı tekeri gibi.
Okulda, dertleriyle, meşgul imiş hocalar;
Haplar, elde gezermiş, bon bon şekeri gibi.


..

Devamını Oku
Ulvi Koçu

en demokratik okullar, köy okullarıdır. eşitliğin, adaletin ve özgürlüğün simgesidir her biri. şehirlerin uzağında, iklimlerle baş başa, yalnızlık şarkıları söylerler durmadan... solgun duvarlar, aldanışsız gülümser; alay edercesine hayata. asfalta hasret yollar, mırıldanır çocuksu şiirleri, fısıldar umuda dair ezgileri...

en demokratik okullar, köy okullarıdır. hiçbir öğrenciye kılık kıyafet yönetmeliğini uygulayamaz öğretmenler. her öğrenci kafasına göre takılır; kimi kravatsız okul kıyafeti ile gelir sınıfa, tarak uğramamış saçlarını savurur; kimi kot pantolonu, solgun kazağıyla haykırır çocukluğunu...

en demokratik okullar köy okullarıdır. her çocuk istediği dilde oyunlar oynar teneffüs saatlerinde, kimi zaman derste. istediği şarkıları haykırır köy çeperlerinde. Kürtçe çalar ıslıklarını, Türkçe gösterir saygılarını. hiçbirinin diğerinden üstün olmadığını yine en çok kendileri bilir. aynı acının dersine girmiştir hepsi, aynı feleğin ağıdını tutmuştur kimbilir...

en demokratik okullar köy okularıdır. birlikte halay çekilen, birlikte hüzne bürünen bir cephanedir okul bahçesi. herkes dinler birbirini, herkes özgürdür söylediği her cümlede. herkes tanır birbirini, herkes birdir; aynı nehirde yüzen aynı kayık, aynı şiirin kardeş harfi...
..

Devamını Oku
Ahmet Zeki Karali

Yaşam ne denli hızlı akıyor yarabbim
Dün sivildim
Bugün asker
Dün öğrenciydim
Bugün yine öğrenci
Dün aşıktım
Bugün bomboş
..

Devamını Oku