Bulanık yansımaları tükettim, sarı leke duruyor camda.
Sisli sabahların, en gerisinde bekledim hep.
Mutlu anılarım, olmadı mı sanki?
Vardı muhakkak.
Vardı ama, hepsi silik.
Bir tablodan taşmış suretim, akıyor.
Fırça darbesi vurmak mı?
Renk vermiyor ki.
*
Işık oyunlarından, geriye kalmış cılız tını,
Vitrinlere vurup sokakta, süzülüyor solgun yanlarıma.
Donuklaşıyor boya.
*
Sen, kıyıdaki hayalim, buğu kaplı bakışlarınla, dağıttın ufkumu.
*
Gün batımı söndü.
*
Nisan’la Ekim’in, kıyılarına vuran anlarda,
Renk körlüğü değildi şüphesiz hissedilen.
Kırık palet.
Tual boşluğundan sızan, gölgeler tam sezgisel.
Eşsiz tonlarla, görüşü körelttiler.
*
Renk fısıldayıcısı, dur dedi.
Durdum.
Rengim ne, seçemiyorum artık.
Tuvaldeki yüzlerden, akşama iz kalmamıştır.
Su birikintisi, tek şahidim.
Fırçalar da...
*
Sahi, siz orada mısınız?
*
Buğulu gözlerinizde geçmişin sisi, ince bilekleriniz zincirsiz,
Yabanileşmeyen kuşların ürkekliğiyle,
Durgun, titreşimsiz, kıvrılgan kemanı andıran duruşunuzla,
Manzaraya tepki vermemişsiniz, belli ki.
*
Uzatın parmaklarınızı, selamlarım.
*
Ve aniden, dağılır sis,
Belirir, o saklı resim.
Kayıt Tarihi : 3.12.2025 21:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!