O,dur ki Şiiri - İlyas Kaplan

Allah O’dur ki
O’ sırrı zahir olan
O ,baha-i azam ;en büyük kıymettir O
O,mecd-i gayr-i mütenahi; sonsuz şereftir O
O, akli lezzetlerin en lezzetlisidir.

Allah O’dur ki
O,noksanlık kuşkularının hepsinden uzak,
bütün güzellik ve bütün değerler yalnızca O’nundur
vacibü’l-vücud O’na mahsustur.
O ,herşeyin güzelliğinin gerçek kaynağı,
her birşeyin güzelliği ve değeri
O’nun istediği gibidir.

Allah O’dur ki
tek, biricik, yeganedir , O
O’nun kudretinde her bilgi ilm-i kamiliyle yok olmuş ,
her kemal ,O’nun nurunda...
yerküre, güneş , ay ,arş,kürs ve kainat

"Emrimizle her mevcut bir tektir,
bir göz kırpmasından başka bir şey değildir."

Allah O’dur ki
kendisine asla yokluk arız olmayan zat-ı Haktır O
hakiki varlık ancak O’nun varlığı
O’nun varlığı, bütün varlıkların hakikatıdır.

Allah O’dur ki
mukarrebin O’na giden makamlarının en yükseğidir
bir yükseğin yüksekliği niçin ise O’nun içindir.
Allah Teala’nın adalet ve tevhidi üzere dürüldüğü içindir
O’nun şerefiyle şerefli,
onun düşkünlüğü ile düşkündür .

Allah O’dur ki
O’nun rütbesinin şerefini,
makamının celaletini ve yüceliğini ,
her ilmin üzerinde hakimiyet ve istilasını
her kim hafife alıp O’nu horlarsa
o kişinin bilgisinin yetmezliğinden,
O’na tazim ve saygısının azlığından ,yokluğundandır.

Allah O’dur ki
O’nun künh-i zatı ,gerçek özellikleriyle idrak edilmesi mümkün değil
O,uluhiyyet ve ism-i celali ile zahire tecelli eder
O, mevcudatı yok iken yaratır,
yaratılanların hepsine birer yaratılış özelliği kazandırır
O,sırf keremiyle varlık giysisi giydirir,
O,celal ve cemal eseri yağdıran, herkesin ilahıdır

Allah O’dur ki
O,cemal, selamet,hep hayır,hep mahbub ,hep ma’şuktur.
O, hissi,hayali, vehmi,zanni ,akli algılamaların menbağıdır
O’en derece şiddetli idraki derinliktir
O, zat olarak olarak en derece mükemmeldir
O’nu idrak edenin sevgisi , hazzı da en derecedir.

Allah O’dur ki
her ilmin, her malumun, her iradenin, her muradın,
her fiilin, her mefulün, her mananın, her suretin,
her ruhun, her cismin, her afakın, her enfüsün,
her batının ,her zahirin her şeyin Rabbidir O.

Allah O’dur ki
O’nun ilmi,
birbirinden doğan fikir ve akıl yürütme hareketleri cinsinden olmadı
O’nun iradesi,
bir benzerlik ,eşitlik gerektirecek şekilde meydana gelmedi.

Allah O’dur ki
O, baba, ana olmaktan, evladı bulunmaktan münezzehtir
O,sonucu alınacak bir mukaddime durumuna düşmekten aridir
O ,her dilediğini bir "Ol!" emriyle yapar
O,üreme ve türemeden, bölünme ve noksandan uzaktır

Allah O’dur ki
O,meydana gelmiş olmayan bir kadimdir,
O,değişmez ve değişme kabul etmez bir vacibu’l-vücuttur
O’nun ne üstünde ne altında bir ilah mümkün olmadığı gibi,
O’nunla beraber, O’na eşdeğer hiçbir denkte yoktur
O’nun zatı ve sıfatı ortaklık meydana gelmesine engeldir

Allah O’dur ki
O’nun ikileşmesi ,çoğalması,azalması , yok olması olamaz
O’nun değişmesinin imkan ve ihtimali yoktur
O birdir, hep birdir

Allah O’dur ki
O’nun ne üstünde, ne altında, ne beraberinde
O’na ikinci olacak, bir başka bir, daha yoktur.
O,sadece hep bir olarak değil,
O’na gerek tek başına, gerek topluca, gerek az, gerek çok,
herhangi bir yönüyle O’na eşit veya eşdeğer,
benzer veya zıt hiçbir küfüv de yoktur

Allah O’dur ki;
O’nun en güzel , en yücelikte karşısında hiçbir misli ve misali yoktur,
O’nun asla infial ve teğayyürü, zeval ve fenası olamaz,
O’nun hüsün ve cemali ,sevmek ve sevilmek için kendi kendine yeter

Allah O’dur ki
O’nun tecellisine yine kendisinden başkası tahammül edemez
O, hüsn-i faaldir ki, O’nun zatına olduğu gibi,
tecelliyatına da bir başlangıç,bir son bulmak mümkün değil
O,tecelli-i tam ile tecelli ediverdiği anda,
gözün erebildiği her masivayı yok ediverir, eritiverir

"Rabbim görün bana, bakayım sana." (A’râf, 7/143) diyen Hz. Musa’ya
"Beni göremezsin" buyurmuş,
sonra da "Rabbi o dağa tecelli edince
onu anında yerle bir etti,

Musa da bayıldı ve olduğu yere yığıldı kaldı." (A’raf, 7/143)

Allah O’dur ki
O’ndan başka hiçbir ilah yoktur ,olması da mümkün değildir
O,Allah öyle bir ehad, öyle bir sameddir ki,
O’na herhangi bir temayüz veya eşitlik ile denk olabilecek
ne bir vahdet, ne de bir kesrette mümkün değil...

Allah O’dur ki
O’nun ne birincisi, ne ikincisi, ne üçüncüsü vardır.
O’nun gibi vücudu vacip olan, varlığı gerekli olan,
kendi kendine yeterli bir ilah olmadığı gibi,
bir mevcutta yoktur ,olamaz

Allah O’dur ki
O’ndan ötesi ve O’ndan berisi olmadığı gibi
bütün mevcudat ve mümkünat hepsi toplansa
O’na karşı yine de bir hiçtir.
hepsi kendi özlerinde helake ve yokluğa mahkum
vücud ve bekada hepsi hep O’na muhtaçtır.

Allah O’dur ki
O’dan başkası kendiliğinden ve kendi gücüyle varolmuş değildir
ancak yaratılmış olan varlıklar birbirlerine küfüv olabilirler,
birbirleriyle birleşir, birbirinden ayrılabilirler.
birbirlerinden doğar, birbirleriyle didişirler,
niza eyler, birbirleriyle zıtlaşırlar,
hepsi O’nun vergisi ve izni iledir.

Allah O’dur ki
bütün varlıklar arasındaki kavga ve münakaşayı kesecek,
ihtilafları kaldıracak, iyiyi, kötüyü seçip, şerleri def edecek,
hayrı paylaştıracak ve çoğaltacak,
zulmü iptal, hakkı izhar eylecek olan
hep O’nun inayeti ve kararıdır.

Allah O’dur ki
bütün gökler , yerler ve kainat,
dünya ve ahiret hep O’nun mülküdür,
O’nun ehadiyyetine bağımlı, samediyyetiyle ayakta durmakta
O’nun hükmüne ve fermanına mahkum bulunmaktadır

Allah O’dur ki
O,kemal, cemal ve güzelliğin gayesinde olan zattır ,
O, en büyük aşık ve en büyük maşuktur
O,en büyük haz ,en güzel tattır.
O’nu hissi lezzet, duyularla algılamak imkanı
O’nu kalbi lezzet ,akıl yoluyla düşünmek şerefi
şereflerin en üstünü,nimetlerin en yücesidir.
en yüksek düzeydeki haz ve lezzetler O’nundur.

ne beyinsiz, ne süfli ve ne bedbahttır ol kimseler ki,
gönül denilen sırlar hazinesinden haberi bile olmayan o zavallılar,
binlerce misil ve misali bulunan,
mahdut bir resmin çerçevesi içine sığan
putlara gönül verip meclub ve mağlup olup da nasıl tapınırlar,
nasıl da sonunda Ebu Leheb gibi perişan olup giderler

redfer