Gün doğmadan henüz geceye
Işıl ışıldı gökte yıldızlar
Sen düştün birden aklima
Düşlerle yoğruldum karanlığın içinde
Artık daha iyi görebiliyordum herşeyi
Ne dönüşün belliydi bana sabahın ilk ışıklarıyla
Ben bir gül idim,
sevgi bahçesinde,
Sevdiğimin saçlarında,
solmayı bekleyen,
Bana düşen; şiir defterlerinin
yaprak aralarıymış,
Esen rüzgarlarla toprağa düştü bedenim
Düştüğüm yer gül bahçesiydi
Yağmurlar yağdı üzerime
Topraklar yığıldı
Sonra baharla açıverdim filizlerimi
Önce gonca olmayı öğrendim
Bir sonbaharı daha yaşıyorum
Ömrümüm karanlığında,
Kaçıncı yalnızlığım,
Kaçıncı gözyaşı döküşüm
Duygusuz sevdalara kapıldığım için....
Ağladığımı duyuyormusun mısralarımda,
Gözümde hiç uyku yok
İçimden yazmak geliyor
Mutlu dizeler sıralamak istiyorum
Ellerim yazmıyor bir türlü
Alışmışım mutsuzluğu anlatmaya
Belki bir başka gece
Mutluluğun Tarifi
Işıklar birer birer sönmüş
Karanlık binmiş heryerine bu şehrin
Kimi derin uykusunda
Kimi ise işyerinde, ekmek parası peşinde
Sevdalar ray olsun,
sende mutluluk treni,
her tünele girdiğinde
yolunu aydınlatan
birde aşkın
olsun yanıbaşında......
İnceden inceye kar yağıyor geceye
Çocuklar seviniyor pencerelerde
Gözlerinde bir pırıltı var
Kar tanesi gibi,
Gökyüzüne bakıyorum
Kimine umut döküyor
Sevdalardan geçtim
Zorlu günlerden de
Hiçbiri dokunmamıştı bir yalan kadar
Bir aşk adamı bozmaz belki ama
Bir yalan adamı perişan eder
Aman dileme kimseden gardaş
Başın dik göğsün serhat dolu olsun
Senin ataların hiç kimseye eğilmedi
Bir gün el etek öpmedi ufak menfaatler için
Er kişiye yakışmaz böyle lakayit tavırlar
Düşün ecdadını, nice hükümdarları ağlattılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!