Kaldır gözlerini, açılsın güllerin
Saplandı ok kirpiklerin kalbime
Sabahlar şahittir, uyutmaz dikenlerin
Anlarsın, baktığımda gözlerine
Bir rüzgar ki başımda yönü senden eser
Kalbim evvelde
Kalbim, hüznün bittiği yerde
Geniş sofalı konakların içinde
Kulaklarımda hâlâ tulumbasındaki suyunun sesi
Annelerin el işi yaparken sohbete tutuştukları gölgesinde,
Çınar ağacının kol kanat gerdiği avlusu,
Karanlıklar ardında niceler
Berduşlar ve şişede içkileri...
Şairler, bir de mürekkebi...
Karanlıklar ardında niceler
Cambazlar ve maharetleri...
Ninnilere kandırıldım, rüyalar alemindeyim.
Kudüs denilen diyârın,
seyrindeyim.
Kubbeler görüyorum, kevser kâsesi
endâmında güller, hârın efendisi
Bu arz-ı fânide kalacak bir ben miyim?
Nice güzeller varmışken huzuruna,
Fuzûli aşk dileyen ben miyim?
Bu dönüp duran alemde bir Sen iken münezzeh,
Dünya servetine talip bir ben miyim?
Bilinmez kapılarının ardı gaybın.
Cân bir mahfil, ardında kapının.
Bir kor ki içinde kırk yıldır yanar,
Kırk yıllık aşk masalıdır, yarası hâlâ kanar.
Bir içimlik Türk kahvesiydi cezvesinde pişen.
Bir Leylâ vardı acısını tazeleyen.
Bekle beni, geleceğim, diyemiyorum sana.
Ben tek kanatlı kuşum, uçamam semalarında.
Sense gizlenerek Zeytindağında,
Melal dolu bakışlarını çevirerek suratıma,
Son yalvarışlarla, gidiyorsun mehtabım.
Her şarkının döndüğü gibi ilk nakaratına,
Döneceğiz biz de o eşsiz tınıya.
Segâh düşecek belki,
Belki hüzün makamı payımıza…
Ufuktan seyrederken güneşin,
Kızıl saçları dökülecek omzumuza.
( Kıyıya vuran yıldızlar anısına)
Bir adam bir kağıt buldu
Bir kağıt, soğuk bir bankın üstünde...
Havaya baktı, düşündü:
"Kar düşmek üzere...
Geceyle dolmuş gökyüzü
Küçülüyoruz üstadım
Yaşımızın üstünde küçülüyoruz.
Benliğimize yâran olan iç sesimizden,
Gecelerde fısıldayan ezgilerinden,
Sabahları birleştiren sevinçlerinden
Ferâgat ediyoruz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!